28 Aralık 2015 Pazartesi

Sıkılıyorum..


Bloğun son yazısı olabilir demiştim..
Geçen hafta..
Oysa bir şarkı sözüne..
Yanımdan geçen kişinin yüz ifadesine..
Onu bırak bir sessizlik anına her an..
Her saatte sayfalarca yazabilirim ben..

İlk başladığım zamanlarda..
Yazmak birileri ile paylaşmak değil..
İçimdekileri kayıt altına almak amaçlıydı benim için..
O yüzden her ufak kağıt parçasına yazardım..
Her ufak kağıt parçasına yazılı olanı olanı okuduğum gibi..
Her ikisi de.. benim yalnızlığımı arttırdı..
İçinde bulunduğum yaşamda..

Sıkılıyorum..
Uzun zamandır..
Öfkemi kontrol etmeyi öğrendiğimden beri..
Sadece kendimi yaralıyor bu sıkıntım..
Yalnızlığım hiç bu kadar derin olmamıştı..

Uyuyamıyorum..
Gece 3 dört uyanıyorum.. 
Bir şey beni dürtmüşçesine..
Ve tekrar uyuyamıyorum..
Kişisel gündemim değil bunun sorumlusu..

Kızımı düsünüyorum önce..
Acaba o mu geç kaldı gelmedi.. 
Tam telefonda whassupda en son görülme saatine bakacakken..
Anımsıyorum.. çoktan geldi eve.. uyuyor yatağında..
Tek tek aile bireylerini düşünüyorum..
Bir ödemenin son günü mü..
Yoo..
Verilmiş unutulmuş bir söz..
Yok..

Ulke oturdu üzerime..
Kalkmıyor..

4 yıl önceye dönmeyi istiyorum..
Bir SSDD şeklindeydi herşey..
ama o zaman bebeleri gözlerinin altından giren birer kurşun katletmiyordu..
Duymaya bile dayanamadığım Can sıkıcı Söylem vardi..
Can almıyordu..
Kapamıştım iletişim kanallarını duymuyordum..
Sonra birden İstanbulun göbegınde bir olayla uyandim bir gün..
Şimdi aklım fikrim..
Ülkenin her köşesinden gelen haberlerde..
Şimdi..
Duymuyor olmak utandırıyor..
Duyduğum her haber hücre hücre öldürüyor..
Sıkılıyorum..
Bilmezsem birileri zarar görecek duygusuyla..
Duyunca öğrendiğimin utancıyla yaşamaktan..

Sıkılıyorum..
Evimde çalışan kadının bile fikrini değiştirtemediğim için..
Kalıpları öyle saglam ve kendi küçük dünyasıyla sınırlı ki..
Sabah uyanıp kahvemi içerken karşılaşmamaya çalışıyorum onunla..

Sıkılıyorum..
Bu bebelerin vabali hepimizin dediğimde..
Yo benim değil..
Oy verenler düşünsün diyenlerden..

Sıkılıyorum..
İşe giderken..
Her metrede sıkılıyorum..
En soldan gelip yolu harmanlayarak en sağa gecenden..
Yolun ortasında durup yol sorarken arkasında birikenleri umursamayandan..
Canının her istediği yerde kendini yola atan yayalardan..
Sana fren hakkı bırakmayacak kadar yakın süren şoförlerden..
İşte bu mantalite.. bizi bu günlere getiren..
Toplu taşımada aynı
Metro kapılarınının önünü inenler inemesin diye kesenlerden..
Inenlere yol verenleri ittirip onlardan önce kompartmana dalıp..
İlerlemeyenlerden..
Kısaca kendinden başka kimseyi insan yerine koymayanlardan..

Sıkılıyorum..
İnsan içine girdiğim heryerden..
Hatalı davranışı kabul etmeyip..
Üste çıkmaya seni onun hata olmadığına ikna etmek için..
En saçma argümanları ileri sürüp onlara inanacağımı umanlardan..

Sıkılıyorum..
Hastanede aklına her geleni her an her yerde soranlardan..
Önümde dosya yok kayıt yok.. 
Neyi cevaplayayım koridorun ortasında..
Tuvaletten çıktığımda..

sıkılıyorum..
Odalarında çağrı zili varken çalmayıp..
Hemsire deskine gelip..
Orada kimse bulamayınca odama gelip hasta bezi istemek için aradıklari personeli bana sormalarından..
Hasta odasindadırlar.. Gidin zili çalın.. o zaman gelirler dedigimde..
Rahatsız etmek istemedik diye cevap vermelerinden..

Sıkılıyorum..
Karsıma oturup benimle konsültasyon yapmak istemelerinden..
Hem beni seçip hem de test etmelerinden..
Hayır sen geldin bana..
Şüphelerin varsa neden seçtin..
Neden denemek istediğin tuhaf yöntemleri bana çürüttürmek bana doğrulatmak istiyorsun..
Ne istiyorsan yap.. 

Sıkılıyorum..
gözlük takıp reçetemi inceleyip..
Bu kac kere.. ac mı tok mu diye.. 
Eczacıya hitaben yazılan reçeteyi milimetrik sorgulayan..
Birkac saat sonra.. 
Telefon açıp..
Ben reçeteyi kaybettim neydi ilacın adı diyenlerden..

Sıkılıyorum..
Kontrole geldim diye gelip..
Verdiğim tedavinin hic birini yapmamış olandan..

Sıkılıyorum..
Metrolara AVM lere giderken dikkatli ol cümlesinden..
İki cocuğum da gün içinde en kalabalık yerlerde dolanırken..
Ben neyimi koruyacağım..

Sıkılıyorum..
İnsanların yaşamlarının keyifli ayrıntılarını paylaşmasından.. 
Ve  bunu duyunca kızmalarından..
Nişan fotoğrafını koy tabii..
Yaşamın önemli bir anı..
ama neden herkes görmeli ki bunu..
Grup yap.. eş dost akrabayı ayır.. bi de sanaldan dıdısının dıdısını..
Onlar görsün..

Sıkılıyorum bu konuyu akıl edememelerinden..
Sıkılıyorum çok içim yandığında birilerine anlattığımda..
Olayın kendisi değil..
Sanki haber veren ben.. kötüymüşüm gibi tepki aldığımda..

Sıkılıyorum..
Mecburiyetten gittiğim is yeri yılbaşı partisinde..
Beni zorla dansa göbeğe kaldırmaya çalışanların.. elimi kolumu çekiştirmesinden..
İsrarla herkese herşeyin yaptırilabileceği zihniyetinden..

Sıkılıyorum..
Dialoğun ya demagojide boğulduğu ya da monoloğa döndüğü hallerden..

Sıkılıyorum..
Insanların özeleştiri vermemek için hatalarını benimsemelerinden..

Sıkılıyorum..
Etrafımda gördüğüm aşırı ilgili.. veya ilgisiz anne babalardan..
Üniversite yaşında çocuklarına bile birşeyler dikte edenlerden..
Ben bir şey anlatırken..
Sorsaydın deseydin denmesinden..

Sıkılıyorum..
Bilgi olmadan fikir ileri sürülmesinden..
Sitemden.. laf sokmadan..görgüsüzlükten kabalıktan.. 

Sıkılıyorum gençlerin yine bu toplumun düzeysizliğinin..
Politikacilarin ihtiraslarınının  bedelini ödeyecek olması ihtimalinden..

Sıkılıyorum..
Topyekün vurdumduymaz ve ihmalkar ve cahil oluşumuzdan..
Ve bir o kadar bilmiş uyanik ve çıkarcı..

Sıkılıyorum...

21 Aralık 2015 Pazartesi

balık gibi.. kovadayım kovadayım..

hacer teyze..
saime hanım için baş sağlığına geldiğinde..
böyle böyle kaybediyoruz özel ve güzel şeyleri dedi..

saime hanımın 10 yaş kadar küçüğü..
ona hiç benzemeyen meslek arkadaşı..
ona o kadar benzemezken.. 
onu ve beni nasıl anlar ki diye düşündüm.. 
önüne çayı koyarken..
hırslandım..

ben devam ettiririm dedim..
onun özel ve güzel şeylerini..
and içer gibi..

azalarak sürdürürsün dedi bana..
daha da hırslandım..
sürdürürüm..dedim kendi çayımı alırken tepsiden..
azalarak sürdürürsün dedi..
yine..

ben hacer teyze gibi değilim...
sakin biri değilim..
ben olsam neden sürdürülemeyeceğini anlatırdım..
o anlatmadı..

nerden geldik buraya..
arabamdaki müziği duyan çekirdek..
'bu kimdi.. kimdi bu' dedi..
sonra şarkıyı tanıdı ve eşlik etmeye başladı..
'model miymiş' dedim evet dedi..
çok eskilerden kalma müziği duyunca ben nasıl oluyorsam.. 
bir tanita tikaram..
bir snead o'connor duyunca.. öyleydi..
tamam anladım ..
onun yaşında dört beş yıl ..
çok uzak.. çok eski..

sonra bir dostumun projesinden söz ettim ona..
içinde kadın feminizm ve rock olan bir proje..
tutmaz dedi..
rock bitti artık..
çünkü duygular bitti..
herkes sadece akıp gitmek.. kafa sallamak istiyor..
şimdi bunları okusa bana kızar..

da..
aslolan onun ne dediği değil.. burda..
bana aniden açtığı pencere..

duygular bitti..
bitmese yaşayamayacağımız bir coğrafyada hızlı teknoloji dönemindeyiz..
sabretmek kavramı sadece adalet beklerken söz konusu..
ölüyor insanlar..
yürüyüp devam ediyoruz yola..

kalmadı bekleyişler..
herşey anında..
şımarıklık gibi olmasın da..
büyük şehir.. 
herşey bir telefonun ucunda..
herşey anında kapına servis..
küçük büyük gereksinimlerin önceden tanımlanıp..
sen daha gerek duymadan..
önüne sunuluyor..

zaman daha hızlı akıyor..
insanlar daha hızlı eskiyor..
ya mükemmelsin.. kime göre neye göre..
ya da hiç..
hani  o çok özenle yetiştirilen çocuklar var ya..
hani sınır.. gökyüzü.. sen..
ne istersen onu olabilirsin denen çocuklar..
hayata çıktılar ve kendileri gibi binlercesinin var olduğunu gördüler..
ama çok yorulmuşlardı..
farklı olmak uğruna gittikleri tüm o aktivite bilgi beceri ekstra kurs vesaireden..
gökyüzü yere indi madame ..
zaten farklı olmanın bir anlamı yok..
insanın özü önemli..
hepimiz aynıyız..
bilgi evrenseldir..
bir kişi bilince herkes bilir aslında..
sadece duyularımızı kapadık..
ondan algılayamıyoruz..
inancı..

sıradan insanların parladığı zamanlardayız..
çabalayıp sıradanlıklarından sıyrılmaya çalıştıkları için..
diğer parlak cevherler..
kalabalık sessiz..

görsellik ön planda herşey paket içinde..
aynı anda sosyal mediayı kendi haber siteni..
gugl'anımın arama motorunu..
idare edemezsen hayat sahnesinde ne olursan ol.. 
ne kadar iyi ve başarılı olursan ol..
no-namesin..

insanları özel hayatından uzak tutabilmen çok zor..
sürekli dikkatin uyanık..
birşeyi denemeye uzatmaya vakit yok..
gelişmeye vakit yok..
hatalar yapıp yeniden toparlanmaya.. vakit yok..

birisi yüzünden üzülmek mesela..
gereksiz..
üzülmesin..
onun sorunu..
sitem etmek mesela..
neyin kafası bu..
tribe gerek yok.. hele badtribe..

seviyor ve iyiliğini istiyorum..
gereksiz ..
çünkü neyin iyi olduğunu nerden bileceksin..
kime göre iyi..
kime göre mutlu..

yanyana birbirimize değmeden yaşayacağız ilerde..
kişiler.. biz istesek de istemesek de..
önce isimsizleşecek.. sonra hiçleşecek..
aslolan toplumun huzurlu akışı..
o zaman makineleşme.. robotlaşma..
bir gün gelecek..
1984 artık bir distopi olmayacak..
üstelik insanlar mutlu olacak..
çünkü mutluluğun tanımı değişecek..

yüksek duygular ve tutkulardan arınıyoruz giderek..
 sıradanlığın güzellemesi yapılıyor..
doğaya dönüyoruz adı altında bir değişim var..
onun da ancak içinde yaşadığın toplumun dertlerinden uzak kalarak sürdürülebilirliği..
toplum için çabalamak istemeyen her ferdin bir kaçası var..
sıradanların fark atması bundan..
onlar çabadan kaçmıyor..

ölenler.. noelin kutlanmasını istemeyenler..
her vesileyle her günü kutlamak isteyenler..
zikir çekip transa geçenler ve esrar çekip tribe girenler..
hepsine uzaktan etkilenmeden bakıp..
demek öyle yapmak istiyo abi..
diyenler..
son çırpınışları toplumun..

yeni ve parlak liderler çıkmayacak..
kimse artık kurtuluş diye düşünmeyecek..
hep beraber.. astral tempoya doğru ilerliyoruz..

sanata bakın mesela..
ilginç diyoruz en fazla..
yapılabilecek herşey yapıldı çünkü..
artık onun üzerinde oynamalar yapılıyor..
farklı birşey değilse..
ilgimizi çekmiyor..
kime göre neye göre farklı..

depresif değil dediklerim..
ve kanıtlamak zorunda da değilim dediklerimi..
zira ben bir sıradan insan ve blog yazarıyım..
fikir önderi değilim..
ama nasıl sevinirim bu yönde ya da karşı yönde fikirlerinizi..
duysam..

en son ne zaman emeklerinin karşılığını alan birini gördünüz..
sıradışı bir fikir duydunuz..
trende kapılmayan birini..

esrarla ilgili her derde deva kampanyasının farkında mısınız mesela..
kanseri tedavi ediyor..
ve epilepsiyi..
ve deri hastalıklarını..
ve kalp hastalıklarını ve ..
daha neleri neleri..
birkaç haftada bir böyle bir yazı düşüyor gazetelere..

afyon savaşları diye bir şey vardır .. 
ingilizin çini işgali döneminde mesela..
onu biliyor musunuz..
psy müzik dinlediniz mi hiç..
özünü ararken özensizleşme..
küçük prensin bir çabası vardı mesela..
var mı etrafta çok çabalayan..
çok çabalamak dediklerinin eski çabalamalarla ilgisi var mı..

lüks bir yazı oldu güncel tarihimiz böylesine kanlı ve baskıcıyken..
farkındayım..
ama..

Haklıyım balık gibi..
Tutulmuş daha yeni..
Denizinden uzaklaşmış..
Kovadayım,kovadayım..













Follow my blog with Bloglovin