4 Ağustos 2014 Pazartesi

aurora borealis ve diğerleri canıtın.. bize uzak olmasın..

sözcükler benden önce uyandı bugün..
tepemde uçuşmaya başladılar..
boz renkli kelebekler gibi..

arıtıyorum günlerdir..

bir kadının gerçekle yüzleşmesidir arıtma..
asla yapamayacaklarını..
zaman.. ortam.. gereklilik yaratamayacaklarını ayırdetmektir..
gerçekleri kabullenmektir..

azın çok olduğunu..
zamanin uçuculuğunu..
anın önemini..
'sonra'ların garantisizliğini..

nasıl da güveniyoruz kendimize..
yapabilirliğimize..
vakit bulabilirliğimize..

oysa bendim şifoniyeri boşaltan..
başka bir kadının yapabilirliklerini devralan..
devralmanın zorluğunu yaşayan..
bayrağı devralan..
'onun yapamadıklarını
tamamlayınca.. hem senin hem onun içi rahat edecek' kaygısının ağırlığını taşıyan..

yazılıp da gönderilmeyen mektuplar gibi yapılabilirliklere işaret eden şeyler..
bulanın duygusal yükü oluyor..

bir çekmecenin dibinden çıkıveren..
birbirine toplu iğnelenmiş..
bir döşemelik kumaş ile bir nakışlı kumaşın rehberliğinde..
ikisini birleştirip bir yastık kılıfı oluşturmak isteyen kadının yaşamına geçivermek..
tek bir parçayı bile ziyan etmeyenlerin..
bayat ekmeği yumurtalı ekmeğe..
kimseye yetmeyecek pilavı yayla çorbasına ..
babasının pantolonunu oğluna..
çeviriverenlerin..
yokluktan olmasa da emeğe değer verdiklerinden..
nebzenin onuruna saygı duyanların dünyasına ortak olmaktır..

aydınlık bir odada o iki parçayı iğneleyen kadın..
ne olmuştur da makinesinin başına otur amamıştır..
beklenmedik bir konuk..
aniden gelen bir davet..
ve birkaç gün sonra..
bir koltuğun üzerinde kurumlanacağına..
asla yapılamayacaklardan olmak üzere ..
derin çekmecenin dibine ..
üzerine patronu iğnelenmiş kumaşın..
kenarına dikilecek danteli arasına konulmuş şasenin..
ve diğer ümitlerin arasında yerini alır..

ben biliyorum mesela..
su çekmecedekiler..
çekirdeğin sınav için çalışmasına yardım etmeye çağrıldığımda..
giderken koyduğum gibi duruyor..
şunların hatırlattığı tatsız bir olay..
şu koca grup..
'salak mıyım artık yapmıyorum..
ben bunlarla uğraşırken elalem...'
duygusuyla tıkıverdiğim günden beri..
duruyorlar..

annenizin düğme kutusu var mıydı..
parça bohçası..
her parçayı bilir miydi?
ben çok severim sevdiklerimin kutularını.. bohçalarını karıştırmayı ..
fotoğraflardan daha canlıdır.. yaşanmışlıkları daha belirgin..
fotoğraf düğünden bir anı dondurur..
düğmeler ve kumaşlar..
onlar o düğüne hazırlanma heyecanını..
modeli seçen ..
kendini o giysi içinde hayal eden kadını anlatır..
giyilmiştir yaşamıştır ve sonunda eskiyip atılmıştır..
bir süreçtir..

ve güzeldir damakta bıraktıkları tad..
ama bitirilememişler..
onlar acıdır.. acı verir..

işte yükü taşırken ahdettim ya..
yük bırakmamaya..
peki ne oldu da bu kadar biriktiler..
nasıl da ağırlık verdiler..
bunca zaman..

ayırdım arıttım..
modası bile geçmiş ..
zamanı bile geçmiş tasarıları..
çizimler kumaşlar kurdeleler boyalar tuvaller onu ona ekle olasılıkları ..
hepsi gitti..
şimdi yeni hayaller kurabilirim..
yeni planlar yapabilirim..
ne çok güzellik var önümde..

aurora borealislere gidelim canıtın..

al beni de..
hayretle karışık hayranlıklar duyasım var..
hayretle karışık öfke acı ve hüznü arkamda bırakıp..

posted from Bloggeroid

2 yorum :

Çiğdem dedi ki...

Hep biyerime dokunuyor yazdıkların.

Adsız dedi ki...

Annem ve ben kendimce çok şeyler çıkardım yazınızdan içim titredi çoook zamanlara gittim geldim...sevgiler..Gürşen

Follow my blog with Bloglovin