25 Haziran 2013 Salı

öykü kendini atalete yazdırdı... canıtın da gaga attı...

daha normale dönemem..
ama her fırsatta.. deniyorum..

ben önemsizim tabii...
ama hayat normale dönmüş gibi oluyor bi an.
belki etkisi olur diye umuyorum..

videoya bakıp bir öykü yazacaksınız derginin istediği bu..
on birinci kez istiyor bunu. 

bu sefer.. videoya bakarken şu kayıplar..
isyanlar..  
acılar ve sessizliklerin çığlıklara.. haykırışlara karıştığı bir zamanı yaşadığımız günlerde..
bir kadın belirdi önce gözümün önünde.. bir adam.. bir hayat ve..
ilk defa.. bir de isim belirdi.. bu adama bir isin verdi beynimin kabuunun altı..
öykü kendini bana yazdırdı.. ben yazmadım aslında..

öyküyü dergiye göndermeyeceğim ..
ama burada paylaşmak istedim..

video için.. tıklayın.
sonra okuyun dilerseniz..
**************


son çay bardağını tepsiden masaya koyduğu anda..
"anne... biz gidiyoruz.. göçüyoruz..  erkanlar da  geliyor" dedi kızı..
erkek kardeşinin eline yapışmıştı.. itiraz bekler gibiydi.. biraz yüksek çıkmıştı sesi de..
baktı masanın başında oturanlara.. altı çift gözbebeği onun yüzüne kilitlenmişti..

nefesini tuttu.. akşamın başından beri bekliyordu zaten.. hatta sabahtan beri..
tepsiyi göğsüne bastırdı..
sıkı sıkı kucaklayıp odadan çıktı.. mutfağa doğru yönelmişken vazgeçti..
sokak kapısını açtı.. çıktı bahçeye..
işte tam orda kesildi dizlerinin bağı.. çömeldi duvarın dibine..
hala tepsiye sıkı sıkı sarılıyordu.. farkında değildi..

"bunlar abi kardeş bayramdan bayrama bir araya gelmeyi zor başarmışlar.. ne var da bugün ikisi de ayrı ayrı aradılar .. akşam sendeyiz dediler.. var bunun altında bişey.. dur bakalım hayırlısı" demişti ethem'e sabah telefonu kapatırken ..
ethem.. "ne fesat kadınsın.. çocuklar ziyarete gelir.. altında bişey var.. gelmez.. altında bişey var.." diye sinirlenmişti hafiften..
sonra "ben çıkıyorum kahveye.. eksik bişey var mı.. getireyim gelirken" deyip kapıyı çekivermişti..
sokak kapısının örtüldüğünü mutfağa girdiğinde duydu..
arkasından "yok bi eksik" diye seslendi suratını asarak..

kolayı buydu ethem için.. kapıyı çekiverip çıkmak..
hayatın üzerine perde gibi kapıyı örtüvermek..
acılardan.. kavgalardan.. yokluktan ve  eksikliklerden kaçmanın yolu buydu..
tartıştığı kızdığı asla duyulmazdı..
bi bakarlardı ethem odada yok..
kapıya bakarlardı.. ayakkabıları yok.. ethem evde bile yok..
giyiverdiği gibi çıkardı evden.. "zayıf adam.. zayıf.." diye homurdandı buzdolabını açarken..

nasıl da ayrı düşürüyordu insanları yaşam kavgası.. ekmek kavgası..
tanıştıklarında suskun olan kendisiydi..ethem alıştırmıştı onu konuşmaya..
bir tek onunla uzun uzun tartışır.. fikir ayrılıklarını konuşur..
orta ya da ortak yolu buluverirlerdi.. 
yenemeyecekleri zorluk yokmuş gibi gelmişti.. böyle evlenmişlerdi ..

karı koca olarak eve ilk girişlerini anımsadı.. biraz tedirgin.. biraz şaşkın.. çok heyecanlı..
o zaman da eskiydi ev.. ama şimdi kendisi gibi iyice yaşlanmıştı.. 
duvarlar yıllarca kat kat boyanmaktan inceli kalınlı çatlaklar.. kabarıklıklarla dolmuştu..
ilk yıllarda hep bir heves.. güzel heyecanlar .. kızları doğduğunda hele .. 
umutlu gelecek hayalleri ile doluydu ev ve yürekleri..
ama zaman içinde.. oğulları doğup.. çocuklar okul yaşları gelip..  
istekleri ihtiyaçları arttıkça..
yoksulluğun gözü körolsun.. ethem giderek sessizleşmiş içine kapanmıştı..

güç bela büyütmüş evlendirmişlerdi ikisini de.. yalnız kalmışlardı evde..
bir ümit kıpırdanmıştı içinde..
şimdi eskisi gibi gene konuşur tartışırız.. diye..
kimbilir yeniden arkadaş oluruz birbirimize diye..
ama yaşam boyu başarısızlığının tanığı olarak gördüğü kadınla ethem'in.. 
artık paylaşacak sözü kalmamıştı.. sessiz ve içine kapalı yaşıyordu.. emanet gibiydi.

"göçüyorlarmış.. 
haklılar tabii.. ama biz.. ne yapacağız.. nasıl yaşayacağız.. ne çok özleyeceğiz.." 
canı yanıyordu.. 
"canım yanıyor .. bağrım"diye çöküp kaldığı yerde sallanıyordu..

sonra içerden gelen sesleri farketti..
seslere sinmiş korkuyu .. paniği farketti..
koşarak girdi içeriye odaya.. ethem oturduğu yerde gözleri kapalı yüzü bembeyaz..
oğlu telefonda evin adresini veriyor sesi boğula boğula.. 
kızı babam deyip duruyor elinde babasının eli.. 
torunlar annelerine sokulmuş.. hiç ses çıkarmıyor.. 
en küçük yüzünü gömmüş annesinin göbeğine..

"ethem" dedi.. bağırmak istedi.. ama fısıldadı sadece.. 
"ilk defa ben çıkmıştım evden be ethem.. ilk defa ben çıkmıştım.."

ona mı öyle geldi.. yoksa gerçekten gülümsedi mi ethem.. kapının önünde bir hareket oldu..
hasta bu evde mi diye soruyordu ambülans görevlisi...

 **********

belki de hiç tanımayacağımız.. dostlara..
güzel günlere ve güzel insanlara...

ethem kardeş.. nur içinde yatsın.....

Image Hosted by ImageShack.us

2 yorum :

Adsız dedi ki...

ağlasam sesimi duyarmısınız???
gerçi ağlayışlarım da sessizleşti.

bir sessiz ağlayışlar koromuz var gibi

Nur içinde yat Ethem.
Klavyene ruhuna sağlık Ataletim

kumm

lale dedi ki...

Öykü kendini iyiki yazdırmış, bize de Ethem'e selam gönderme fırsatı tanımış.

Follow my blog with Bloglovin