30 Nisan 2012 Pazartesi

dokuzunbuçuğu ile dokuzbuçuk.. ve martılar.. elbette ve fikirler..

cumartesi sabah dokuzunbuçuğu.. fulyaya doğru iniyorum barbarosdan.. istanbul şoförü ya yol ara yolu bilmeli.. işte ben de öyle bir yan yoldan yokuş aşağı indim.. sağdan gelen bir yol var yolumun bitmesine yakın.. ordan gelen yok.. hemen bir koca göbek var sonra.. soldan gelen yok.. ben de sağa doğru kıvrılırken bu kez sağdam gelenlere karşıdan gelenlere bakıyorum.. göbek dönücem.. göbeğin kıyısında insan figürü.. dudak.. hani emme dudağı derler.. bebeklerin ki gibi.. üst çıkıntılı.. tomurcuk gibi.. dudak bir yüzde duruyor.. gencecik 14-onbeş yaşında bir yüz.. koca kara gözler badem gibi.. altta şalvar.. üstte penye.. başta yemeni.. iki omuzun altına sallanan iki örgü.. serap.. bir elinde bir demet ot.. ebegümeci.. bir elinde makas mı.. göbeğin olduğu yerde bir hüda-i nabit alan var.. ebegümeci toplamış ordan.. mutlu sakin bir yüz.. büyük şehirin acılaştırdığı.. yalakalaştırdığı ezdiği ya da bozduğu bir yüz değil.. köy evinin önünden nane toplamış.. az sonra da fındığa ya da koyunlarına ya da tavuklarına gidiverecekmiş gibi.. mutlu bir yüz ve aydınlık.. ve uyanık kara gözler.. ctesi akşam.. dokuzun buçuğu.. yine arabadayım.. taksimdeki göbeği dönüyorum. çekirdekle arkadaşını alacağım.. yetişemediler..turluyorum... polis de kenarda durmaya beklemeye izin vermiyor.. göbek dönüyorum.. genç kızlar.. ondört.. yirmi.. onbişi.. mutsuz yüzler.. röfleler.. pembeler.. şortlar kahküller.. konversler.. topuklular.. bacaklar etekler.. yanlarında kızlar.. başlar önde harıl harıl anlatıyorlar.. bilmişler.. koluna girip abanıyorlar.. yine de sendeliyorlar.. içmişler.. erkeklerine bakıyorlar yukarı doğru bakışlar yandan takipteler fesatlar.. bilmişler.. arabada iki genç kız.. biri ağlar.. canım çok yanıyor diye.. unutmuşum aşkın böyle somut acı verebildiğini.. çekirdek hafifletmeye çalışıyor ortamı.. abi pislik sen ne zaman biriyle çıkmaya kalksan arıyor.. diyor.. başaramıyor.. canım yanıyor canım diyor diğeri.. çok acıyor.. acı nesnesi arıyor.. gelmem diyor.. gelemem.. görsen nolucak gidiyorsun zaten.. vermem telefona.. kimseyi vermem.. öğrendim artık.. hiç bir kız arkadaşımı konuşturmam seninle.. akıllandım.. gülüyor.. kıkır kıkır.. gelmem abi.. başka zaman.. vermem telefona.. gelmem vermem gelmem vermem.. yarım saat sürdü mü.. sanırım sürdü.. aynadan bakıyorum.. yaşlar iniyor gözünden.. bir yandan gülerken.. erken kazıklanmış.. acı çekiyor.. çok küçük daha.. yaşı yok.. yeri zamanı yurdu yok.. sabahki kızı anımsıyorum.. ben onun için bir öykü bile kurguladım.. aslında.. serap gibi.. diye başlayacak ve sonra kızın adı da serap olacaktı.. şoför daha sonra gene görecek ve kızın öyküsünü yaşamını öğrenecekti.. ama kızlara söyleyince boş baktılar.. e napalım dediler.. mutlu olmak için.. ebegümeci mi toplayalım.. ergene felsefe yaptırmak zor.. sonuna kadar dinlediklerine sevinmek gerek.. kız arabadan iniyor.. evinin önünde.. napıcam diyor.. çekirdeğe.. görüş abi.. diyor.. benimki.. aliyi napıcam.. ali mantıklı bir ilişki olarak hayata yeni alınan pek de düzgün oğlan çocuğu.. uzun zamandır sevilen hep aşık kalınan ama kazıklanılıp asla karşılık görülemeyen diğerine karşın.. sonunda söyleme aliye diyor benimki.. olmaz abi diyor kız.. acele etme hemen yumurtlamak için herşeyi herkese.. diyorum.. napıcam diyor.. içinden geleni.. ama önce bir duş yap.. en iyi gelen şey sudur insana.. diyorum.. hemen telefondan mesajla herşeyi altüst etmeden bir yirmi dakika kazanır diye umarak.. iyi fikir diyor.. arkasından bakıyorum evine girene dek..omuzları düşmüş.. aynı anda bir küfür çıkıyor çekirdekle ağzımızdan.. ikimizinki de.. yakası açılmadık cinsinden.. aynadan gözgöze geliyoruz.. her zaman böyle.. her devirde ve her yaşta.. diye karar veriyoruz.. Image Hosted by ImageShack.us

16 Nisan 2012 Pazartesi

acendalar.. kitaplar.. bahçeler.. ve canıtınlar.. ah hele onlar...

ancak sıra geldi..
geçen seneki acendamı elden geçirdim..
hani şu masının üzerinde duran spirallilerden..

aslında beceremediğim herşeye tutkunum ben..
yazı yazmaya..tutkum yüzünden hokkalar divitler..
düzene ve düzenli olmaya becerene tutkum yüzünden.. acendalara..

kişisel işsel ve ebeveynsel acendalar ayrıca aklıma gelenleri not etmek için bir tane..
onu kendim yaptım bi de.. bir kısmı kitaplardan notlar.. bir kısmı evle oynamayı sevdiğim şeylerle ilgili notlar almak için..
bölük pörçük acenda.. güya.. sonradan ilgili amele defterlerine temize çekilecek..

ama işyerindeki acendayı temizledim işte..
rasgele not alınmış telefon nolarını yerine kaydettim..
bi de eğlendim biraz.. aldığım bazı notlar yüzünde..


işte o arada bi yerlerden kitap isimleri not etmişim o da geçti elime..
aldım kitapları hemen..

ben daha derli topluyum tabii..
meslaktaşın daha kısa saatler geldiği zamanlarda..


odamda yalnız kalma fırsatlarım olduğunda..
çekirdeğin daha uzun uyuduğu zamanlarda..
ne alaka deme okur..gece ikibuçukta alışveriş listesi oluşturup atan bi çekirdekten söz ediyoruz.. sabah bilmem kaçta.. daha servise bindiğinin üçüncü dakikasında söyleyecek bişeyler bulan bi çekirdekten söz ediyorum burda..

benim kaç kere başkalarından şikayet ettiğimi duydunuz..
bi çekirdekten..
yaradanım kibelem çektirmesin..

defterden listeyi koparıp aldım..
doğru devere'ye yollandım yakındaki.. iş çıkışında..
ama daha kapısına varamamışken... bırk bırk telefon ..
biri takıl oldu.. elime .. zamanıma..
baktım.. kasada kuyruk da uzun..

vazgeçtim..

ertesi gün o kağıdın asla bulunamaması gerekirdi aranınca..
ama aranmadığım için düştü önüme..
ben de hazır açıkken internet önümde ve meslektaş yokken ortada.. telefon da çalmayınca..
başardım.. sipariş ettim..

bu bir başarı ..
bir liste bir ben ve biraz akıl.. biraz zaman.. bir de internetin bir araya gelmesi kolay değil..

ne mi aldım..

zayi.. birincisi..
daldım gittim içinde..
şu anda bir çıkmaz sokaktayım.. orada kalanlarla beraber..

kıvıra kıvıra ilerliyorum..
daha bir kaç tane var..

ama listeyi az önce yırttım attım..
kitaplar da evde..

haha ..
evet evet zaten listeyi yırtıp attıktan sonra geldi aklıma..
yazı yazsam ya dedim..

idare et okur..
birinin adında bir nobel lafı geçiyor..
bir diğeri hakan gündaydan bişey..

ancak bu kadar ipucu verebilirim sana..
sabredersen..
ara ara bahsederim beğenirsem..
ya da nefret edersem..
değilse.. zaten yazmaya değmezmiş.. dersin.. geçersin..

************

ondokuzluğa verdiğim akılın.. ettiğim sitemin..
çekirdek tarafından uygulanmasının ironisini yaşıyorum..

bir yandan.. çocukken gittiğim bir yer vardı.. cennet cehennem dedikleri bir yer..
alttan sıcak su çıkan.. üstü de akçayın denizinden bile soğuk bir deniz bölgesi..
işte onu anıyorum..

saime hanımı anıyorum..

sık sık ve bol bol..

kendi beynimin giriftliğinden hele de endişe üretme becerisinden..
çekiyorum.. çile çile..

bu yüzden bu aralar..
bişey yapmadımlarım..
oturma eylemi biçiminde..
sıkı sıkı..
popoyu yere aktif bastırma.. şeklinde..

azıcı bahçe dekoru yapacağı.. bu ara...
dekor da değil de..
ayıp örtmece..

onu da eklerim buduara..

biri bana sen sanatçısın dedi.. dün..
reddettim.. yok sanata bayılırım ama.. bana dense dense zanaatçı denir dedim..

sanatçı gözüyle doğar insan dedi bana.. ya vardır.. ya yoktur..
sende var.. diye cevap verdi..
sana mı sorucam sanatçı olup olmadığını der gibiydi edası.. tırtım..
bende gördükleri ile ilgili öyle çok fırça yedim ki dostlarımdan..
tırsıyorum artık itiraz etmeye..
iyi ya da kötü..
savunmuyorum reddetmiyorum..
var demek bi bilip gördükleri insanların.. o yüzden..
ben de teşekkür ettim.. en ciddi halimle..

bilmem sanatçı mıyım..
olmayı ne çok isterdim.. hatta zanaat yapıyor olmayı da..
tesadüf bir de yazı okudum..
dün..
eğer her an yazmayı düşünüyorsan yazarsın aslında sen.. gibi bişey diyordu.. =)..

bi de haftanın kıskançlığı var..
teee elin uzak memleketinde bir kasabadan kadının birinin açtığı eski ve restore edilmiş eşya dükkanını açmasıyla ilgili bloğu okuyor okuyor ve kıskanıyorum..
yok ben pek kıskanmam..
gıpta ediyorum..

diyeyim ben sana..
blog..

sen de ne renksiz kadınsın atalet diye yankılan..

Image Hosted by ImageShack.us

12 Nisan 2012 Perşembe

barhelona ve martılar ve hatta canıtın.. ve etnisiti...

bugün.. sınav vardı..
büyük sınav..
önceden..kutlama yapalım demiştik..
demişlerdi..
biyer varmış.. giderlermiş..iyiymiş..
hoca da gelsinmiş..

siz de geliyosunuzama değil miymiş..
ben de sizoluyorum..

ne bu test sürüşümü dedimse de..
he bi de ama dansedeceklermiş..
sonra..noolmasınmış..

neyse elbet ne beni ne ataletibilmiyolarki.. günahsızlar..

o yere gittik sınav çıkışı..

bikadın var sınıfta..
uzun ince.. ille farklı olmaderdinde..
ben hissediyorum..
amadeğilişte..
karın ağrısı var..
ben hissediyorum..
ah hayat ne kadar zorsun ..
kadınlara....

kadın ..ataletegöreseçilmişsözcük.....
yoksaçok genç..

hayat..
ne kadar zorsun sen ne kadar isbatlamadolusun sen kadınlara..

birinin bişeysi, bi baltanın sapının tutucusunun..yanındakisi olana kadar..
hayat adaletsizsin.....


gittik biz o yere..
karanlık..
kırmızı sahne..arkada kırmızı araf yazısı...
biliyosunuzdur kesin.. dediler..
bilmiyorum..

amaöğrendiğimememnun oldum.. dedim..

sanki zamanda ve mekanda kayma oldu en aynştaynından..

etnik diyeyim..
başka bi isim bulamadım..
adı araf..
yeri yukarda.. terasın da asmakatında..
milırımlimonum..
ne kadar zaman oldu ben..
evdekozalanmaya başlayalı ..
çok..hanım hanımcık taklımaya başlayalı..
çok..
akacak kan damarda..
alışmadıkşey şeyde..
hesabı.. gittik işte....

zamanda mekanda kayma..
çekirdeksiz..
hiçbişeysiz..
ve beklentisiz..gittim..

eğlendim..diyemem..
ama kaydım..zamanda mekanda.. yetmişlerin bonus kafaları..
yetmişlerin uzun etekleri..

balkanlardaydım da sanki kiev'den..yeni gelmişti hem..
şu sol cenahta oturan .. damdaki kemancının en küçük kızını ayartacaktı az sonra..
bolşevik zamanından kalma..kızıl saç ve sakal ve bolşevik şapkası ile..
bulgar mıdır o müzik bilmem ama onun ritminde salınmayı bitirir bitirmez....

sonra bir sırp filminden fırlamıştı sanki o çift..
ve az sonra tek kişilik devrimini yapacaktı.. o köşedeoturan beyaz gömlekli..
hele şu bardaki en japon topuzlu.. barmenin hazırladığı içkiyi bitirsin ..
ya daürdünlü müdür..
nedirokara sakallının hazırladığını..
ne olsa bol vakit..

bi ara hele tam araffff.. dedim..
yanımızdaki yahudikızımız.. fransızca ..
palestine isimli rep müzikle.. son hareketlerini döktürürken..

hele o uzun eteklikadınla..karşısındakisiyah beyaz çizgiliçorap giymiş kadın..
fantastik çizgi filmlerde yoktur öyle çift..

milır iyibişey..
şimdi geldim..
üç milır sonrası...
ve hiç bir notayı tekrarlayamam..
ama..beynimde devam etmekteler..
ve biryandan..

arkam dönükken çalan müzik canlı müziğe değişmişken ..
buzuki mi yok yok mandolin bu deyip döndüğümde..
çalan mandolini ve onu tutan çalan elleri gördüğümde..uzun etek altı postal..elde..
mandolin sonra flüt..
hehe..
konservatuardakız çocuk okutma hakkım olduğuna karar verdim..

artık şüphe duymayacağım..

ama müzik..

ne cennet ne cehennem..
arafdemiştimdeğil mi..

bu ne atalet..

hiç..

araf yazısı..
içindebişeyyok.........

Image Hosted by ImageShack.us

4 Nisan 2012 Çarşamba

ve barhelona ve canıtın ve sahil ve gitar ve ateş..... balık içindeki koruyucu.. ve hatta soter ve diğerleri..

güncele meraklıydı benim halalar..
neyse ki akılları da bi o kadar çalışmaya devam etti.. ileri yaşlarına rağmen..
bunamadılar.. kendi zamanlarındaki gibi olsun herşey diye dayatmadılar..
o yüzden çok keyifli idi onlarla vakit geçirmek..
anılarını anlattılar..
ama hep o zamanlardı onlar dediler..
bugün daha iyi bir yaşam olduğunu söylediler..

hele bir kez..
çb sordu.. hala sen bu yaşında .. eskiye bakıp .. özlem çekiyor musun yeniden genç olsam diyor musun dedi..
halam da.. ay hayatta istemem.. eğer bugünkü şartlar ve aklımla olacaksa olsun..
dedi..

yani bendeki nostaljik olmama durumu bir nevi genetik..

ha evet severim tabii.. anıları..
bazı hoşlukları.. özlerim..
ama onlar da olsun bugünkü hiç bir şeyden vazgeçmeden derim..

şimdi efendim konu nedir.. beş yıl öncesi..
pek nostaljik de sayılmaz..
ve nerden çıktı dersek..
aslında ispanyolca kursundan çıktı..


ama nerden başlasam..
en iyisi bu sabah ki iki hastadan..
ilk hastam seksen yaşında..
düşme sonucu omzunu kırmış.. tedaviler olmuş.. rehabilite olmuş ama şimdi aynı omuzda yine bir ağrı oluyormuş..
erkek saçı kadar kısacık kesilmiş.. bembeyaz saçları..
makyajsız .. kırışık.. ama yıpranmamış yüzü.. masmavi capcanlı gözleri ile.. siyah kazak siyah pantalon.. şehir tipi spor ayakkabılar..
incecik.. uzun boylu..
gazetesini katladı koydu ayağa kalktı ben odasına girince..
neyse muayene bitti.. esprili.. tatlı bir hatun..

çıktım dışarı ben de böyle olmak istiyorum dedim benim hemşirelere..

sonra aşağıdan aradılar.. bir hasta için indim..
78 yaşında..
bronz bir makyaj yapmış..
bal rengi saçlar.. ufak bir postiş vasıtasıyla toplanmış.. diz altı füme elbise.. yakası mat taşlar işlenmiş.. ayakkabılar minik topuklu..
nasıl zarif nasıl şık..
ve akıllı.. esprili..
ordan çıktığımda da böyle olmak istiyorum diyordum..

şekerci dükkanında çocuk gibiyim..
kendime yaşlı hal beğenemiyorum..

ama bir orta hal var beğendiğim..
sakin eğlenceli ve hafif..
öyle olmak istiyorum..

bu çekirdek var ya bu çekirdek..
neyse çekiştirmeyeceğim..
ispanyolca kursunda.. elbet..
sınıf arkadaşlarım genç..
otuz maksimum..
kızlardan ikisi az şapşal ama şirin..
biri bi havalar peşinde ama şirin..
bir marangozumuz var..
ispanyolca kursunda..
"i layk" temsını işlerken kurduğu ödev cümlesi..
marangozum.. nesne tasarlamayı severim" idi..

şaka gibi.. hatırlatırım.. burası canım ülkem..
ve ben ispanyolca öğrenmeye çalışan.. gitar çalıp yeni türküyü pek güzel yorumlayan ve dil öğrenmeyi.. nesne tasarlamayı seven bir marangozla aynı sınıfa gidiyorum..

işte ben bu kez blogdaki gibi.. genç dostu olarak görünemiyorum ama..
şikayetim ve rahatsızlığım bu..
salaklığım da belki..
çekirdeğe homurdanırken görüntülendim bir kez.. ve sorumluluk sahibi anne modunu silemediğimden kafalardan..
sınıf arkadaşı olamıyorum..
hatta geçen bana.. siz sınıfımızın.. diye başlayan bi cümleye.. " hanım ağası valide sultanı" filan gibi sıfatlarla kendimle dalga geçsem de.. aha.. anı yaşamadılar .. ve siz olmaya devam ettim..
tam ortamı ısıtacak bir an geliştiğinde sanatçı krizi yaşayan bir çekirdek nedeniyle.. o ortam terk edildi..

dedim ya şikayetlenecek bişey yok..
çünkü buyum ben bir çekirdek annesiyim..

ama öyle atalet olasım..
öyle canıtınla deniz kenarı yürüyesim..
öyle.. yaşsız ve bedensiz..
süzülüp ateş yakıp.. gitar çalanların arasına sızasım.. ordan.. ateş üstü yengeç yahni pişirenlerin arasına karışasım.. hatta belki abartıp lambada yapasım var ki..

burun direği sızlıyor..

sşşşşt deme atalete..
horoz ölmüş gözü çöplükte kalmış deme..
bana biçilen rol ve yaşam alanı çok sıkıcı..

nadide hanım .. olasım..
burnumu büküp hımf.. deyip başka yana bakasım var....

soter:ΣΩΤΗΡ... kurtarıcı..
ispanyolca kursundan çıkıp guglda soter aramak..
işte ben buna kurs derim...
soterin neden balık içine yazıldığını bulmak.. sonra aslında..
ἰχθύς balığın içinde koruyucuyu bulmak rahatlamak..

ah bu ben.. diye bi şarkı da vardı değil mi..
vardı evet...



Image Hosted by ImageShack.us
Follow my blog with Bloglovin