20 Mart 2012 Salı

pürmüzler beyazlar bahçeler teraslar ve martılar ve diğerleri..

bu da burda dursun denilecek pek bişey yok..
iş yeri fazla yoğun.. fikir yoğunlaştırmaya fırsat olmuyor gün boyu..
cumartesi ki benim güya yarım günüm.. o da tam güne yakın olmaya başlayınca..
bir fikir ve zikir paçavrasına dönüşüyorum..

çekirdek bu ara.. 3 yaş modeline geri dönüş yaptı..

nedense.. her anının tanığı olayım istiyor.. gün içinde binbir mesaj .. akşamları da.. her nerede ise oradan alınmak istiyor.. alınmak ve her ne yapıyor ise.. benim bir süre izlemem.. sonra onun hazırlanmasını beklemem ve birlikte çıkmamız istediği bu..
ki buz pateninden alınması demek benim ters trafikte oraya ulaşmam park etmem onu izlemem ve muhtelif kriz ve isteklerine taleplerine karşı durmam ya da karşılık vermem..
zaman yeme canavarı olarak ortalıkta..
hepsi birleşince..
ben bir insan paçavrası gibi hissediyorum..
ki..
ne kadar da dayanıklıymışım..
zira pazar günü sabahında aksel pastası ( bu ne demeyin axel buz pateninde bir dönüş olup havada tam tur atarak tek ayak üzeri yere düşmek ve kaymaya devam etmek anlamına geliyor ve kutlamayı hak ettiğinden.. akseli atan.. takıma pasta ısmarlıyor..
işte o pastayı bile.. benim gidemeyeceğim ctesi değil..
pazar sabahı kesmek üzere kavilleşip takımla beni de patenin bulunduğu alana çekiştirdiği için..
ordan kurtulup öğleni az bir geçe bi baktım ki güneş var..
o başı yerde enerjisiz ben..
bir enerji doluverdim..
demek ben güneş enerjisiyle çalışıyormuşum..

bu durum sürmekte..
giyinmek.. kişisel bakım ki benim açımdan bu tam makyaj ve tam süs anlamına gelir..

aslında sorun benim dikkat yorgunluğum..
söz konusu hasta olunca..
hasta ve yakınları odanın kapısı ve telefe
işte onları bile ihmale başlamışken.. birden tavan yaptı enerji de bilirim güvenilmez.. bana..
anında yere kavuşabilirim..

her zamanki gibi..
yapmak istediklerim uzun..
*bi kere bahçeye bi bakınmak gerek.. pazar günü eve dönüp bahçeye atmak istedim kendimi ama.. parmaklıkların anahtarını bulamadım iyi mi..
ve pazartesi sabah işe gitmek üzere iken buldum.. elbet..
neyse bu sabah çıkıp baktım erken saatte.. leke ve ben teftiş yaptık..
bahçenın görünümü yeşil..
sarmaşıklar her dem yeşiller süper durumda..
ama ne küpemden eser var ne sardunyalarımdan..
iki "bildiğin" gül ile bir minyatür gül sağlam kalmış..
bir de..
ortancalar..

yıllık çiçeklerim.. hani afrodit kızımın eteğindekiler.. onlar da pek mor yaprak içindeçç ama tombul kedinin biri onların üzerinde güneşleniyordu.. sanırım bir aya almaz toz olur onlar da..
bu yıl iki alan düzenlemem gerek..
biri kendime diğeri yirmi birliğe..
o yüzden çıkardım bahçe kitaplarımı..

onun dışında..
bir de bank vardı geçen yıl buduara aldığım..
onu bahçeye atmaya karar vermiştim..
işte o bankın da.. ortasını boşaltıp çiçek ekesim var..
üç kişi oturamayacağına göre hoş olur diye düşünüyorum..
=)
bu sabah onun orta hazeranını söktüm..
içine tam oturan pek hoş bir çinko saksı da buldum..
aslında iki beyaz ortanca oturtsam mis olur diye karar verdim şimdilik..

saray çiçeğim.. hani topkapı saraylarından aşırdığım..
o biraz soysuzlaşmış.. sıkı budanası var.. ya da yenilenesi..

bir kaç beyaza boyadığım..
şey var..
buradan bir keşfimi paylaşayım..
her türlü zemin üzerinde..
astar zımpara istemeden tutan boyayı buldum sonunda..
tavan boyası =D..
denedim süper oldu..

evi baharlatasım var..
okuyasım.. yazasım var..( yetmişlerin bloğuna mesela)...
çekirdeğim var..
fotoğraf projem var..
bir de payetli örgüm var elimde..
bin tane de fikrim var..

geçen yıl da böyle.. güzel fikirler ile.. bir sürü malzeme toplamıştım eve..
hiç biri gerçekleşmeyen..
o yüzden bir de biri beni engellesin sakın kraft malzemesi almayayım diye bağırasım var..

yaptıklarım ise..
dahiliyecim dostumun..
öykü kitabını okudum bitirdim..
krem brule yaptım ey okur o ne deme..
üzerine şeker dökülüp sonra bir mutfak pürmüzü ile yakılan muhallebi..
sonunda bir pürmüzüm oldu mutluyum..

bir hafta sonu.. piknik sepetimi değerlendiresim var..
ha bir de..

bir de senden büyü dua niyet vese isteyesim var..
bu çekirdek yakasından düşsün ataletin diye..

bu kadar..

pese.. aslında..
dün akşam bir yazıyı cep telin notluğuna yazmaya başladım.. onu da özetleyeyim..
taksim meydanında bir gün önce başladığım yazı..
"Hava ılıktı.. Sanki Sonunda cemrelerın dustugunu anlamıstı.. Meydanda.. gecen hafta toprak olan parterlere cuhalar ekılmıstı.. Çimenlerın uzerınde sıyah posetınden arınmıs bır kırmızı cuha fıdesı duruyordu.. Unutulmus.. Yırmı santım otesınde saf tutmus.. topragına yerlesmıs gururlu kardeslerınden..yol arkadaslarından.. bır yasam uzaktaydı artık..

sokak şarkıcıları birer birer geri geliyorlar..
önce körler derneğinden ses geldi..
arkasından bir blok flütçü kız.. sonra saydım üç blok flütçü olmuş..
bir xy iki xx.. xy olan pek cakalıydı.. elindeki flüt de pembe olmasaydı küçük bir horoz gibi dolaşıyordu kızların tepesinde..
bir biriyle bir diğeriyle düet yapıyorlardı..
bu akşam baktım kemençeci de gelmiş..
beyoğlu müziğini geri kazanıyor..

metronunsitisi.. truvaya dönüşmekte..
bir baktım önünde bir koca truva atı.. filmde kullanılan model..
derken içinde de bir başka modeli.. truvada bulunan içine girilen model..
sonra karnı camdan olanlar.. i.inde truva hazinesi replikaları..
ve üç kat boyunda.. heykeller.. aşil ve hektor..
ayrıca.. herodot.. büstü..
ve dönem giysili mankenler..
ana kapıda.. truva surları..
bir helen eksik şimdilik..
sarı saçlarımla ben olsam mı ki.. =)....
truva savaşı olmayacak diye bağırsam mı ki..

Image Hosted by ImageShack.us

6 yorum :

carpediem dedi ki...

pürmüzlü ha
tarifini isterim
ataletim.

laleninbahcesi dedi ki...

ben korkuyom o pürmüzden... Saçlarımı falan yakarım sanıyom:))
Taksim öyle mi* oldu sahiden. Gitmeyeli ne kada rolmuş ki. Tez elden gidile. Galata Kulesi kahvaltı programında buralara da uğranılsın notu düşüldü. Çoktandır, oralara aşağıdan yukarı çıkıyorum artık, tembellikten.Yani İtalyan yokuşundan taksi olayı:)

Çekirdek bizim Gamse gibiyse yandın. Asla düşmez yakandan. Kendi gittiği yerden 50 sene gelmez. Biz o evdeyken bir ye3re gittik mi, program içine program karıştırmak ister olmadı hastalandım ayaklarına yatar.

Seviyom seni bi de...

Adsız dedi ki...

gelinciklerin beyazı.. bildiğin birmuhallebi.. üzerine toz şeker..soğuduktan sonra tabii.. ince birtabaka.. sonra pürmüzle şekeri yakarak eritiyorsun..donuyo ince birkaramela kabukoluyo..bu kadar.. =)

lalembahçelilalem..
sev evet beni..
ve taksimden beyoğluna yürübi de.. =)

atalet

Adsız dedi ki...

Yani... Defi büyüsün diye boşa heveslenmeye gerek yok.
Pürmüzmüş demek adı... Hiç heveslenmediydim ama güzel yapıldıysa creme brulee severim.
Afiyet olsun, Atalet'im...

atalet-buduar dedi ki...

selginim gibim.. bu defiler çekirdekler sanırım hiç büyümeyecekler..
korkutmak gibi olmasın.. ama şu var ki yaradanım kibelem dağına göre veriyor karı.. bir şeilde başkası yapsa gözünü oyacağım şeyleri .. bir güzel kavrayıp hallediveriyorum ki.. ben de şaşıyorum...
pürmüz adı evet.. sevimli bir alet.. ve krem bruléem pek güzel oldu.. hatta bir çok lokantanınkinden daha güzel.. sakızlı yaptım kremini.. bol tuttum bruléesini.. beğenirdin eminim... =)

uctemmuz dedi ki...

"evi baharlatasım var..
okuyasım.. yazasım var..( yetmişlerin bloğuna mesela)...
çekirdeğim var..
fotoğraf projem var..
bir de payetli örgüm var elimde..
bin tane de fikrim var..""

benim de bin tane fikrim var ataletim. onun yerine oturup bütün gün bejeweled oynuyorum. sayılır mı? ;)

Follow my blog with Bloglovin