11 Mart 2012 Pazar

anneler martılar yazılar babalar ve paspaslar ve bilinmeyen teyzekızları ve diğerleri...

voyage out 38 on 365 Project

hep olmadık yerlerde ve şekillerde yazarım..
yamuk yumuk kambur dizim altımda.. sırtım boşta.. yazma ergonomim sıfır..
yazar olup yaşamımı bununla kazansaydım..
çarpık olurdum sanırım..
gene öyle şu an taburede oturuyorum.. bir ayağımı da toplamışım altıma.. çin sirki cambazı gibiyim.. pisi de çatal bıçak çekmecesinin içine yerleşti..

yaşamını yazarak geçirmek ve yaşamını yazmaktan kazanmak..
aklımın almadığı kavramlar..

kimilerine göre.. her gün prensipli bir şekilde oturup yazacaksın..
başka yerleri bilmem..
ama yurdumun yazarları hele de eskileri hep ya öğretmen ya memur.. yazarlıktan karın doymaz ki..

prestij işi..
gönül koyma meselesi..
sözcüklerin çıkası var durdurulamıyor durumu ile..
zaten sayıverebiliriz/ var mı böyle bir sözcük/ eş zamanlı yazar çizerleri bir anda bir nefeste.. o dönem için..

şimdi yazar patlaması var..
gerçi yine düzenli gelir oluşturduğunu sanmam..
kimin yazar olduğunu kimin tek kitaplık barutu olduğunu da bilmem..

hep de şu sarışın şişman bebekle annesini çizmişler dedi..
italyadan dönen dostum..
bi kere isa sarışın değil.. olamaz.. ırkı uymaz..
başka hiç bir şey çizmek içlerinden gelmemiş mi.. o dönemde.. homurdandı..

eh ama en önemli müşterien iyi para ödeyeni..
kilise elbet.. çoğunlukla onlar olacak..
ve bir de zengin ailelerin portreleri..

bir kavanoza yarım doldur suyu.. içine iki papatya koy da çiziver..

bu işte.. sonraların akımı..
unuttum hangisi idi..
ama empresyonistlerin en ünlülerinden biri.. bir armut çizmiş teneke tabakta.. boyamış..
sergilenirken tepesine de tesadüf rönesans devlerinden birinin jupiter resmi denk gelmiş..
demişler pek de olmamış değil mi yan yana..

olmuş demiş süper olmuş.. benim yamuk armudumun.. o görkemli jupiteri nasıl alt ettiğini pek güzel göstermiş..

saime hanımın oğlu uğradı bugün.. cemal beyin de oğlu ve dâhi benim abim.. amaen çok saime hanımın oğlu..

teyzemin kızı anneme çok benziyormuş.. aynısıymış..
inanamamış..abim..
sadece görüntü değil dedi..
çay bardağını tutuşu..
konuşmayışı..
diğerleri birşey anlatırken gözlerini kısıp..
ve kıstı gözlerini o an..
nasıl benzedi anneme.. hiç benzemezken..
son derece yavaş iki sözcükle onları düzelti vermesi.. diye devam etti.. farketmedi saime hanım gelip yanındaki koltuğa oturuverdi..

ama ben salağım dedi.. fotoğrafını çekmedim..

gözlerim doldu..
anlatırken..
onun da..
bakışmadık..

ramazan dışında bir aktivite yoktu bizim evde.. oruç tutarlardı.. ve cemal bey.. iftar saatinden önce radyoya eşlik ederdi.. kuranını alır..
yatak odasına gider.. radyoyu kısık sesle açar.. mırıl beraber okurdu..
bayram sabahı kalkar..
gider namazını kılar eve gelirken de.. börek getirirdi.. benim için bayram böreği olan şimdilerde fazla yağlı ve sert olan.. börekten.. şu pudra şekeri dökülenden..

başka bişey bilmedim görmedim..
üzerine katolik rahibe okulu az biraz da tüm dinlerde sınıf arkadaşları..

uygulamam sıfır..
şamanistim bir çok yönden..
inanışım kibele..
yaradanım kollasın derim dostlarımı..
diyemezsem kibelem kollasın diye..

ama saime hanımın oğlu..
eşinin de ailesinin daha geleneksel olmasıyla..
aynı saime hanım cemal bey modelinde gider..
dördümüzün aynılığı..
dürüst güvenilir doğru olmaya çalışmak yiğidin de yetimin de hakkını yememek..
hani yedi günah on emir .. bu kadar..

cumaları dedi.. bazen t.. daki en uzak o nedenle en kimsenin olmadığı camiye gidiyorum..
verilen fetvalar filan dinlemiyorum..
benim derdim kendimle kendi, içimi dinliyorum.. iyi geliyor bana..
geçenlerde ama imam dedi ki..
soruluyor bana ölmüşlerimiz için dua ettiğimizde..
onlara mı bize mi sevap yazılır..
burada aslolan ölmüşünü sevdiğini unutmamaktır..

kendinden bahsedildiği sürece.. ölmezmiş insanlar dedim.. ıslaktı gözlerimiz..
on yedi yıl.. dile kolay..

ben annemi özledim..
bi dolu çiçek soğanı ektim ona belki elli..
yarın sabah gitmeye karar verdim..
cemal beyi de bir görmüş olurum hem..

yazının başına dönelim mi..
ama ben yazar olsaydım şu bernard shaw gibi bir yazı odası isterdim..
nedenini de siz arayın da bulun.... bakalım..


pese..bir de paspas aldımyenikapımın önüne..üzerinde posta damgaları pullar var..
harfler basılı olanı da vardı aklım kaldı acaba onu mu alsaydım ki…..
pese iki Saime hanım kardeşileri hariç diğer akrabalarını tanımam ben.. biz..tuhaf bir aileyiz evet..


Image Hosted by ImageShack.us

4 yorum :

Leylak Dalı dedi ki...

Burnumun direğinde bir sızı duydum, duydum işte. Benim de Nermin Hanım geldi aklıma, çiçeklerine durmadan su verip yapraklarını azmana döndüren, sonra da niye çiçek açmıyor bunlar diye soran.
Bugün biri twittere yazmış: "Burun direğinde sızı duymadığımız gün, işte o zaman tükeneceğiz"
Üff, ben mendil alıp geleyim...

Seden dedi ki...

demek bizim rafide birgün ünlü olursa
çizdiği 0.5 lik kuş gagalarıyla devleri alt edecek demektir :))
bunu ona söylemeliyim :)
Saime hanıma rahmet dileğimi ve (keşke olsa)bir papatyaya yüklenmiş saygılarımı yollasam senle olur di mi...
çok inandığım bir sözdür ''insan adı anılmaz olduğunda ölür asıl''
öpüyorum kocaman...
sevgiyle...

"bi" dedi ki...

Saime Hanım nur içinde yatsın. ve Cemal Bey.
biliyordur ki unutulmadığı -ölmediği- gibi hâlâ yeni yeni ahbapları oluyor, ona saygı duyan rahmet okuyanlar çoğalıyor sayende.

laleninbahcesi dedi ki...

Sen bilemezsin ki ben bu yazıyı kaç kez okudum. Dün sabah evden çıkmak üzereyken. Bu gün öğlende ve de akşama doğru bir de şimdi. Bne de özledim annemi, Dün bir hikaye okudum, ondan sonra depreştim. Kanserden ölen kardeşiyle özdeşleştirdiği kanserli yaprağı itina ile koruyan, saklayan Ruth yüzünden sonra da sen.

En son sesler unutulurmuş biliyormusun. her gün deniyorum annemin sesini hatırlamayı.Duymadığın sesi, olmayan bir sesi duymak ne kadar ilginç. Ses hafızası da ynı koku hafızası gibi.
Gittim ben. Öptüm

Follow my blog with Bloglovin