4 Haziran 2011 Cumartesi

sırf aklımdan bloğa kaydolsun diye ..

tamam..
hem yazasım hem de çıkıp gidesim var..
gidersem yol boyu hep aklımı kurcalayacaklar olacağından önce yazıp sonra gitmeliyim..
*******

parisle ilgili anlatmadığım.. yazıya dökmediğim...

bir sabah uyuyası gelince çekirdeğin..
ben attım kendimi sokaklara..
otelden çevreyi bir dolanmaya..
monparnasse mezarlığı vardı yakında..
yol üstünde pazar..
tropik meyve ve sebzeler ..
tuhaf yabancı ve tanıdık kokular.. renkler..
bağıran yok..
beyaz temiz tenteler..
ve bir de kumaş örtü pazarı..
çin malı dolu..

ben diyorum sonu çinden gelecek dünyanın..

dün de yunanistana özgü bir nakışın nasıl ortadan kaybolayazdığını ..
yerini çin işinin aldığını anlatan bir video izledim..
satanlar da yunanlı.. son nakışçılar da..
bunlar çin işi.. el işi değil diyormuş satan..
olsun ben zaten mutfak masama örteceğim..
hediye edeceğim diyormuş alan turist..

işte neyse..
pazardan dönenlerin ayak üstü sohbet ettikleri .. oturup soluklandıkları bir kafede sokak üstü yerleştim
kafeole mi söyledim ben de..
sonuçta görmediğim pek yeri kalmamış bir kentteyim.. sabah kahvemi sokak üstü bir kafede içmek..
genel tatil konsepti içinde iyi geldi..

ne var ki buralarda gezmeye değer diye.. açtım mini kitabımı..
aha mezarlık..
içinde janpolsartrıyla.. simondöbovuarıyla..

yakınmış da..
işte böyle düştüm yola..
mezarlıkta yetmişten fazla tarihe mal olmuş kişi var..
ionesku var margörit dura var.. bir çok besteci şarkıcı sinemacı var..
başladım dolanmaya..
çok süslü.. heykelli anıtlı filan bir mezarlık. sanat sergisi gibi.. odacıklar var aile mezarlıkları..

sonunda buldum janpol sartrı.. ve simonu.. kucak kucağa aynı taşın altındalar..
ve..
sadece onların ve margöritin kabirlerinde..
andaçlar vardı..
diğerlerinde o kocaman generallerde prenslerde.. hatta heykeltraşlarda fransanın ilk kadın pilotunda filan bişey yok..
bazı aile mezarlarında yakın tarihte kaybedilmiş kişilerin mezarlarında çiçekler filan var.
ama bu üç kişide.. bu iki kabirde.. belli ki benim gibi gelip ziyaret edenlerin bıraktığı..
metro biletleri.. üzerinde kalp şeklinde bir anahtarlık..
bir portekizce olduğu için anlayamadığım mektup..
bir kara kalem.. aile resmi.. asyalı çekik gözlü bir kadın bir adam atralarında bir mini bebek resmi bırakılmış.. deniz kabukları ufak renkli taşlar..
belli ki insanlar ceplerini karıştırıp uygun bişey bulup bırakmışlar..
ben de baktım çantamın içinde kalmış olan istanbuldan bir martı tüyünü bırakıverdim..

sonra da düşündüm..
sanatçı olmaz.. da yetmiyor.. komuta etmek de..
iki feministle bir ekzistansiyalistin babası sadece gönüllerde taht kurabilen..
hak savunacaksın.. ve özgürlüğü .. mantığı savunacaksın.. ancak o zaman..
benimsenebilirsin..

demek fikir bu kadar etkili..
demek fikir suçu olabilir o zaman =) dedim..
türk usulü bir bağlama oldu biliyorum..

*****

şu konuşmaya gitme şansım oldu..
MÖ 10.000den kalma tapınakların bulunduğunu biliyo olduğunuzu varsayıyorum..
yerleşik düzene geçmeden önce..
çanak çömlek ten önce tarımdan önce.. insan olğu kızı hala toplar avlar iken..
urfada tapınaklar yapmış.. sonra örtmüş gene yapmış.. ama her yaptığı daha ufak daha özensizmiş..
ve sonra bu tapınaklar ve figürler silinmiş kültürlerden bir daha hiç benzerleri yapılmamış..
ihtimaldir ki.. sonunda yerleşip tarıma başlamışlar.. öncelikleri değişmiş.. tanrıları değişmiş.. diye..
önemi bilinen en eski olması.. tarıma geçmeden inşaat etmesi böylece..
bilinen tarihi yeniden yazmamız gerekmesi..
işte bununla ilgili konuşmaya gittim de ben..
o akıllı başlı bi yazı hakeder.. yazasım yok..
orda sonuçta sorular sordular..
gözlem..
- ben burdayım sorusu soranlar.. "neden tapınakları örtüp gittiklerini düşündünüz ki belki volkan neyin patladı"..
-küstahım sorusu.. " yani bi siz bi de çoban mı biliyordu bu kadar önemli bir buluntunun yerini.. ilginç "..
-salağım sorusu.. "benim bi arkadaşım var radyoestezist.. ona bööle fotoğraflar gönderiyo insanlar.. evlerinin arazilerinin resimlerini..
o da altında ne var söylüyo.. petrol mü var.. maden mi var fay mı var biliyo hepsini.. taaa amerikalardan geliyo resimler ona.. siz neden böyle bir çalışma danışmanlık almadınız.. düşünmediniz böyle bi şeyi..
sonuçta böyle yetenekleri olan insanlar bugün artık.. BİLİMSEL olrak kabul ediliyor..
medyumlar filan.. "
buna cevap ne olacak diye merak ettim doğrusu..
kafa mı atar.. haydee mi der en almancasından bizim alman arkeolog diye meraklandım..
hayır gayet kibardı..
baktık ve alt kazıları planladık zaten dedi.. altta ne var radarladık.. biliyoruz..
o yüzden gerek duymadık..

hımfffff..
kendimi tutamamışım..
yanımdaki hiç tanımadığım kişiye dönüp..
"bir gün sınırlar.. dinler ırklar uluslar bitecek .. ayrım kalmayacak.. bi tek şamanlarla bilim insanları kalacak diye korkuyorum.. dedim..

kadın da bana.. herkes bişeylere inanıyor işte dedi..


derseniz ne alaka bu iki anlattığın.. var var pekala var.. işte..
şamanik ve rasyonel ..
ikisinde de var..

vesile oldu söyleyeyim.. bilim.. deney ve isbata dayalıdır.. =)

neyse..
bişey daha var..

bir kitap geldi armağan.. " cadılık tarihi ile ilgili.. ya da bilge kadının katli.. ortaçağda olan..korkarak verdi.. armağan eden yanlış anlama dedi.. onur duyarım dedim..

bir kitap geldi..boyna asmalık taa kanadalardan..
bir çanta geldi.. inanılmaz bir kırkyama nasıl güzel nasıl zarif nasıl el değmemiş gibi.. mitsukodan japonyalarda yapılmış.. bodrumlardan postalanmış..

ay çıkmam gerek durdukça birileri bişeyler istiyor.. sıkıldım.. entırlayıp gidiyorum..


ben



Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

Esin Bozdemir dedi ki...

Sevgili atalet,
"sırf aklımdan çıkmasın diye yazdım!" dediklerini kendi aklıma havale ettim okuyunca..!inan çıkacak gibi değil!..konuşur gibi yazdığın Parisde'ki mezarlık ve oracığa bıraktığın tüy!..

sonra da tapınaklarla ilgili gittiğin konuşma'da yaşanılanlar! ilginçti doğrusu!..kimbilir belki de tarih yeniden yazılmalı!sorusunu düşündürüyor!..

birde çok uzak yollardan dolaşarak gelen sevimli hediyelerin...(kitap-çanta!:)haftasonunun güzel geçeceğinin bir göstergesi olmuş!..

içini döküp, kayıt ettikten sonra entir-layarak:)) çıktıktan sonra:)) hak ettiğince iyi haftasonları dilerim...esenlikler dilerim...

gülsen VAROL dedi ki...

Benim güzel Ataletim.. her bir yazını okuduğumda, seninle tanışamamış olmamın ve seninle feystufeys konuşamayışımın benim için GERÇEKTEN bir kayıp olduğuna inanıyorum..
Bu, garip ve gittikçe büyüyen bir istek.. Kur,kurgula ve bana zaman bildir.. En iyisi çık gel! fon müziği benden!! :)) Seni seviyorum bitanem..

Sedencik dedi ki...

martı tüyü bırakmana bayıldım ataletcim...
ne kadar anlamlı ve ne kadar yerini bulmuş bir anı...
bu radyesteziye olan ilgi ise inanılmaz boyutta...
arada
gidenlerin içinde hayalkırıklığına uğramış
veya yanlış anlamışlarla tanışırız yılda bir kaç tane :)
seyahatin devamınıda bekliyorum haberin olsun:)
sevgiyle...

Follow my blog with Bloglovin