30 Aralık 2010 Perşembe

veyeze

Red.. öfke.. depresyon içe kapama.. uyum..

Bunlar insanların ..

Bir kayıp yaşadıklarında.. verdiği tepkiler..

Ölüm ayrılık hırsızlık tecavüz.. dava kaybetme.. uzuv kaybetme..

Red.. öfke.. içe kapanma.. uyum..

Yaşadıklarıma bakış açımın bu sıraya uymadığını fark ettim..

Bende.. red yok..

“tamam işte.. oldu .. ilk tepkim bu..”

Ve sonu “biliyordum” ile biten cümleler gibi..bir yüz ifadesi de içeren bir gülümseme..

alaycı değil.. beklediğine kavuşmuş.. mona lisa gülüşü..

Sanki hep bekliyormuşum gibi..

Öfkeye gelince o çok şiddetli.. ve bir o kadar....

kısa süreli..

Yakıp yıkma ahkam kesme.. ceza isteği..

Kısa.. çok kısa..

İçe kapanma.. depresyon yani..

Onunla savaş halindeyim genelde..

gülüp dalga geçerek..

Belki de.. red aşamasının olmaması gibi.. bir ” her şey olabilir herkes her şeye kadirdir “ ön hazırlık inancı bunu hızla yenme dürtüsünün kaynağı bilmiyorum..

Yapılması.. olması beklenen şey çok da fazla şok yaratamıyor belki..

Ve sonra uyum..

Kabullenme değil..

Uyum..

Zaten elime geçen ve hoşlanmadığım her şeyi alıp yapıştır sök dik boya koku ekle

ters çevir başka işe yarat .. ama ille de elden çıkarma..

İlle de genel yaşam biçimi içinde sırıtmayacak hale getir ve koy yerinde dursun..

Böyle bir yaklaşımım var.. nesne veya insan .. fark etmiyor..

Eh meslek alışkanlığı diyeceğim eksik kalacak..

Şu anda da böyle bir hızlı uyum süreci silsilesi yaşanıyor..

Bu önemli gelmiyor artık bana..

Ama alan paylaşımları yaşam paylaşımları sırasında..

Mecbur bazı haberleri almamı.. onlara verdiğim tepkileri..

Geçiş sürelerinin vinziplenmiş bir hızla gözleri önünde tamamlanmasını..

Ve benim..

“Sıradaki.. “

Beklentimi.. tarzımı..

Gözlemleyen kişilerin benimle ilgili kurdukları cümleler..

Dikkatimi çekti geçenlerde..

Yine sadece tehdit miydi.. yoksa gerçekten planladığın gibi davranacak mısın.. dedi biri mesela..

Bir başkası da..

Olmaz öyle sen çok uyumlusun..

Al karşına.. onun yapıp yaşadıkları eğer senin hayatını..

bu kadar etkiliyor ise..

O zaman uz durması ceza görmesi gerek dedi..

onlara da mona lisa gülümsemesi buradan…

yok verecek bir açıklamam..

suskunluğu asaletinden olan mevlana

gibi..

uyumum acizliğimden değil.. bekleme halimden geliyor..

keşfettim sonunda..

buradan bir veyeze yapsam..

zaman zamir zarf zül zulüm zor zaten zemberek / sahi kardeşliğimiz vardı bir zaman/zibidi zemheri zürefa ve zürafa..

yıl yeni yandaş yoldaş yapışık yer yitik yol yine yıpranmak ve yıllanmak desem yol demiş miydim diye yinelesem..=)

vermek ve var olmak verimli ve verimkar ..

vurmak ve vurulmak ve vezir ve vükela ve varsıl ve varlık ve voltaj ve ..

yeni yılınız kutlu mutlu dolu içli sevinçli neşeli sağlıklı seviyeli ve pozitif sıfatlarla dolu olsun dileği..

bırakalım bir köşeye..

kısa kısa..absürdleşelim bi de..

doktor odası diyalogları..aracılığı ile.

atalet-eçizgipostalarına bakar ve bir yazıya dalmış okumakta iken diğer hekimin yüksek sesle bir şeyler söylediğini fark eder..

kulak kabartır ve duyduğu ilk cümle..

“pırlanta fiyatları neden düştü?” dür..

Atalet.. fizyoterapisti ile..

A-Bu hastanın çok gerçekçi hedefi var.. bir tuvalete kadar yürüsem yeter diyor..

F- evet çok gerçekçi .. ama o taraftan bu tarafa çevirinceye kadar.. ben kolumu bacağımı kestirmeye geldim buraya da dedi bana..

A- hahaha..

F- en iyi ben mi kesermişim öyle mi dediler sana dedim ben de.. yok demediler ama doktorlar olduğuna göre burada keserlerdir elbet..diye sürdürdü..

A- hahaha..

F- sonra bacak desteği ile yürüttüm hastayı..

A- …..

Gülmekten cevap veremez halde..

Çekirdekle..

A- uyuşturucu konusu tavan yapmış okulunda..

Ç-evet..

A-soğutucu diye bişey varmış onu çekiyolarmış torbaya sıkıp.. okulda..ve bazı öğrencler diğerlerini suçluyormuş..

Ç- valla beni öyle saçma bişeyle suçlayamazlar.. ezik bişey o soğutucu.. o ne ya.. ben uyuşturucu alacaksam en sertinden alırım biliyosun…

Yirmilikle..

A- salonda tek başına ışıklar kapalı ve suskun otururken gelip yanında duran yirmiliğe..

canım sıkkın biraz seninle paylaşabilir miyim..

Y-hayır.. benim de sıkkın canım..

A- neden bişey mi oldu.. benimle paylaşmak ister misin..

Y.- yoo..

Bu diyaloglar.. benim hayatımda var oldukça..

Benim önceliklerim prensiplerim düşüncelerim ve yaşam biçimim de böyle absürd “sıradaki” şeklinde sürecek demin bahsettiğim sevgili dostlar..

anladım ki..  hayat bu zira..

Bana sorarsanız yeni yılda ne dilersin ne beklersin atalet diye..

Ben sadece yeni yıl benden ne bekliyor ne umuyor onunla ilgileniyorum..

Günü güne ekleriiiiiiim vay benim emekleriiiim.. ‘i rak versiyonu ile tempolu bir şekilde söyleyerek çıkıyorum blogdan bugün..

Bir sonraki yazıda..

Buduar atmosferi ile gelmeyi umarak……

28 Aralık 2010 Salı

uüveyeze

“duygularimiz ve
davranışlarimiz, olayları izah etme tarzımızdan
oluşuyor. Başka bir ifadeyle biz olaylardan değil,
olaylara bakış açımızdan ve onları görme tarzımızdan
etkileniyoruz..

Çocukluğumuzdan beri kendimize kazandıradığımız bazı temel inançlar vardır. Bu
temel inançlar tamamen çevremizdeki diğer insanların ve dış dünyanın gerçeklerine
bağlıdır. Bu "öz inançları", dışsal dünyayı anlamak, ana tepkiler vermek ve genel bir
felsefe geliştirmek için kullanıyoruz. Öz inançlarımızla temel varsayımlar ve tavirlar
ortaya koyuyoruz. Bunlara "aradaki inançlar" deniliyor. Özel olaylar olunca, bizim
genel yaşam felsefemimiz karışıyor ve bu olayları izah eden düşünceler ön plana
çıkıyor. Bu düsünceler ve izahlar aslında tepkilerimizi yaratıyor. Bunlara "otomatik
düşünceler" deniliyor.

bütün bunlar - yani öz inançlar, aradaki inançlar ve
otomatik düşünceler - hastadan keşfedilip tahlil edilebilir.  Mantıksız ya da işlevsiz
olarak tahlil edilirse, hasta tüm bunları değiştirebilir.”…

kötü bir çeviri türkçesi ama anlaşıldı sanırım..

kognitif ne demetir..

kökü de latince tanımak olan sözcükten geliyordur kesin hatta du bakiim..

baktım..evetmiş.. tanımakmış..

mağarasında duran adam yıldırıma da ayıya da  aynı tepkiyi verince.. bulmuştur kesin bunun adını..  korku demiştir.. neye ait olduğunu bilmediği sese de aynı tepkiyi verince.. artık bildiği bir tepkidir bu.. kognitif..

 

kötü örnek ama bu günlerdeki konsantrasyon sorunumun orta yerinden daha iyi bir örnek çıkaramam..

güzel endişe verici uzamaktan sıkıcılaşmış.. hala korkutucu olabilen bezdirici ve acele ettiricilikler arasında ölümüne yarış..

aplar ve davnlar.. yukarı aşağılar ama inerken sakin oturup analiz yapmaya fırsat olmadan..

belki de doğru yaşam bu..

bilmem ama böyle olunca benim kognitif kargaşam oluyor..

pofesyonel yazıdan bu blğa sürüklenme nedeni.. bu yazının..

şu..

egzersiz.. her bireyin sağlığını ve beynini de iyi yönde etkiliyor.. bilinen gerçek..

daha fazla blmek istiyoruz da..

bakmışlar..

dirence karşı güç arttırmaya yönelik egzersizle.. germe gevşeme uzatma egzersizleri arasında etki farkına..

dirence karşı yapılanlar kognitif  duruma da.. / beyin yaşlanması.. unutkanlık bunama vese/ genel sağlığa da / hastalanma sıklığında azalma/ daha iyi etkili..

anlamlı derecede etkili..

 

o zaman neymiş..

yaşam hızlı akarken dur soluklan düşün duygudurumunu düzene koy değilmiş..

kalk ve saldırmış..

gerekse.. gölge boksu yap.. ne gam..

 

sevgilerimle diye bitiresim geldi.. bak.. =) ..

ha bi de u-ü için..

ulumak unutmak uslanmak uzlaşmak uzaklaşmak ulamak ve uf geldi bir ağızdan..

ürkmek ürpermek üst üstelik üzülmek ünlemek ve ünlü ile üyelik geldi bir ağızdan..

30una kadar ayın.. hangi ayın olduğu da hangi yılın olduğu da önemsiz..

hatta ehemmiyetsiz..

veyeze sözlüklerdeki gibi bir arada yazılır.. en azından bir bitirilmiş olur..

sürüp gidenlere inat..

27 Aralık 2010 Pazartesi

tiçin..

t.. tempo için.. tarz için taraf için tarafsız için teslim ve teslimat için..
tamperaman.. test ve telafi için..teşekkür ve tebrik ve ters için..
tilki için.. temeke adam için..
tiyatro ve teatral ve tip için..
toprak için tövbe için.. tarak tarla ve tapu için..

t için değil ama yılın sonu yaklaşırken için..

özledim..
öyle çok şeyi..
bi kere insan sıcaklığını hissetmeyi..
gülmserken bir yandan içses olmadan birileriyle birlikte geçirilebilen zamanları..

telefon ya da mesajla rahatsız edilmeden geçirilem dost zamanlarını..
dürtmek gibi oluyor artık bu teleonlaşma işi..
aklına geldiğinde dur bi arayayımlanmaktan beraberliklerin tadı kalmadı..
meslek icabı kapatamamak da cabası..

özledim..
ayaklarımı altıma toplayıp.. geçirilen yavaş zamanları..

özledim başkalarının listelerinin yanına çek atabilmesi için yaptıklarım olmadan..
sadece rehavet içinde geçen zmanları..

özledim..

karar verdim bitirmeye..
döküntü işlerimi..birinci haftanın sonunda yapamadığım herşeyi..
atmaya karar verdim..
karar verdim..
mevcut hata kadrolarını şişirmemeye..

karar verdim..
katı ve kararlı olmaya..
rasyonel olmak da kesmedi beni..
..

uykularımı düzene koyaya karar verdim..

sabah gelirken düşündüm de..
hani şu izbırakmadan kaybolanlar ya da diğer polisiyelerde..
bir takım insanlar oluyor...
kadınlar..
çoğunlukla..
kimse hakkında kötü birşey söylemiyorlar hani..
iyiydi..
hoştu.. diyorlar ifadeleri alınırken..sakin mutlu huzurlu biraz şaşkın biraz üzgün görünüyorlar..
sonra birden ortaya çıkıveriyor.. aslında o kaybolan kişilerden neler çekiyor oldukları..
yok o nedenle katil olanları anlatmıyorum..
ikincil karakterler bu bahsettiğim kadınlar..
yüzlendiklerinde..ama o sana şunu bunu yapmış dendiğinde..
birden yüzleri karışıyor..
sanki kimse bilmeyince çektiklerini var olan o sükunet güçleri birden çöküveriyor.. unufak oluyor gibi..

işte sabah gelirken o karakterleri düşündüğümü farkettim birden..

sıkıldım bu aralar..

sanırım..
okadar..

öyledir .. yoksa değil midir..
yok yok sıkıntıdır.. o kadar..

Image Hosted by ImageShack.us

9 Aralık 2010 Perşembe

azıcıkşeiçin ve diğerleri..

eski ben olsa..
eski atalet
yaşarken bir yandan da not alacağım diye yorar yırtardı kendini..

hızlı bu aralar gündelik yaşam..
sıkıcı bir hız içinde..

iş aynı yaşam aynı temo hızlı..
eski siyah beyaz filmlerdeki şık zarif kızların kesik kesik hareketleri gibi zerafetten uzak oluyor o nedenle..

yaşam zerafetten uzak..
insanlar uzaklaşalı çok oldu..

ş için şeref..
şevkat..
şe için..
şımarık .. bir kız için..
şike..
her türlü sahtekar için..
şimşir.. değnek olarak.. çalı olarak kaşık olarak..
şafak var.. =) hem sonu iki kalısı.. var.. hem de..
hastaların dertlilerin görmek için beklediği olan var..
şarap var elbet.. benim için..
şapka var.. mor şapka var yaşlanınca giyeceğim..
şaka var.. her zaman kaldıramadığım..
şölen var..
epeydir düşünmediğim..
şark var garp olduğu kadar..
şömendöfer var eski tren yolları için..
şavk var.. şevk var..
şşşt var bi de.. beni hiç etkilemeyen..
şodron var bi de böyle yazılmayan ama..
böyle okunan ve yeni aldığım beyaz oval art deko tutamaçlı hatta kapaklı..
çorbayı sıcak tutan şık servis elemanı için şodron..
ama çorba yok..
o zaman.. içine çiçek olmadı yılbaşı yanaşıyor..
yılbaşı topları konur..

siz bilmiyorsunuz..
bir sessiz film de ben çeviriyorum..
yok 20lik yapmıyor çekimi..
o kısa film çekiyor..
benden de para istedi geçen gün..yıldızlı kahve dükkanında bir sahne çekerken içecekleri kahvenin parası olsun diye..
filmin başına da.. sponsor olarak beni yazmış o yüzden..
bir kahvenin hatrı kadar film sponsorluğum var artık..

benim sessiz filmim yaşamım ..
söylenmeyenlerle ilgili..
ben söylemeden de anlaşılsın dilediğim duygularımla ilgili..

bu arada entelektüel gelişimi süper düper olmayanlar iyi mimik okurmuş..
sözle uyarılamayınca..
görsellikle anlamaları artarmış..
tamam o zaman ..

geçen yıl bu sessiz sinemanın ortalarında iken..
hani gerilim müziğe de yansır hareket yoktur ama koltukta kasılıp kalır insan..
işte tam da öyle iken..
benim çam ağacım haksız bir şekilde..
üzerinde ışıkları topları ile..
sökülüp olduğu yerden kanapeye yer açmak için..
yukarıya taşınmıştı..
artık ayakları olmayan ağaçların üzerindeki sarılı dolanmış ışığı sökmeyi deneyeniniz oldu mu hiç..
iyi.. olmasın zaten gereksiz..
tecrübenin insana bişeyler katanı iyidir hem..böylesi boşa yorulma sinir katsayısı..

neyse ben de önce sabırla ve içimden homurdanarak topları çıkardım..
ama ışık dizilerini çıkarmaya gelince sabrım bitiverdi..
tuttuğum gibi ışığıyla ağacı da.. saldım merdivenlerden aşağı..
bunun hakedişi budur diye..

bu yıl ağaç yok..
almaya niyetim de..

zaten buz dolabının da buzluğu altta olanını da seneler önce almıştım..
onküsuruncu yılında bozuldu..
onküsur yıldır ..
benim savunma ve "ergonomik bu" tepinmelerime karşın gizli bir nefret besleyen kişi..
yeniledi modeli bana sormadan..
aslında yeni üretimler benim sevdiğim modeli yeni yeni retmeye başmamışken geldi eve bir kazulet ..
şimdi son teknoloji.. ama non ergonomik ..
yeni buzdolabı.. eski dizayn..

beyaz eşya ile sevgi duygu bağı kuranla dalga geçerdim ama evet..
nefret edebiliyormuş insan bir onjeden.. şeyden.. nesneden..

demek istediğim odur ki erken kalkan yol almaz..
birden başlangıçta bulur kendini sinir olur..
bekleyeceksin..
topluma uyacaksın..
akılların anca çalıştığı zamana sakla bilgi ve öngörünü..
amerikayı bir daha keşfetmeye gerek olmadığı gibi..
amerikayı erkenden de keşfetmeyeceksin..

demem o ki..
bu yıl bi sürü mini ağaç peşindeyim..
bi sürü el yapımı andaç peşindeyim..
herkeste benden birşey olsun peşindeyim

ha bir de şu doğum günü daveti var.. hafta sonu..
nerden nereye dedirten bir zamanlar korkulu rüyam olan..

bir de şu bizim mahallede kendini trafik sorumlusu.. hata yapanların celladı yasa koruyucu gören kişi var..

hayat hızlı akıyor..
ama güzel akarsular gibi değil..
kesik kesik..
raftinge uygun sular gibi..
siyah beyaz filmlerdeki zerafeti olmayan güzel kadınlar gibi..

bu yazının çıkış noktasında sevgi gibinin..
en çok bağıranın haklı olmamasıyla ilgili dokundurması var..ordan mahalle sorumlusu lendrovırlı salağa..
cümleleri saklanan çağlar var..ordan sözlerin nasıl bititiği yere gittim..

okuyor.. yazıyor olmam var.. meşgulüm işim gücüm var..ama sözüm de var aslında acelemin yanı sıra durumuna gittim..

beklentiler var döngüler var..
çağırışımlar var.. bi de.. her yıl olacak mı endişesine gittim..
bu yazı çıktı işte bölük deşik..
budur..

alakasın diyorsan..
bence çok alakalı ..

Image Hosted by ImageShack.us

1 Aralık 2010 Çarşamba

hala şeiçindeğil.. bu kezdegeiçinheiçin

bindokuzyüz altmış..
cemal bey emekli olur..
edilir..

sindiremez.. depresyona girer..
maraştalar.. saime hanım da öğretmen..
okul yılı bitince ancak.. ayrılabilecekler memuriyet nedeniyle geldikleri bu kentten..
cemal bey kendini odasına kapatır..
yemez içmez..
sonunda bir sabah saime hanım kısacık etekli..
fırfırlı kilotlu uzun kara saçlı kara gözlü tombul ataleti salıverir odaya..
kapısını aralayıp..

bir süre sonra elele çıkarlar cemal beyle atalet odadan..

okul yılı bitince.. tayin ister saime hanım..

ama istanbula der cemal bey.. ailem kardeşlerimin yanına gideceğiz..
ve ben roman yazacağım der..

saime hanımın bir meslek içi kursuna katılması gerekmektedir..
kırk günlüğüne ankaraya gider oğlunu da alıp..
cemal bey de ataleti alır.. istanbul’a nadide hanımın evine gelirler..

saime hanım bakırköyde bir liseye atanır..
o okula yakın bir ev bulma telaşında cemal bey.. karısı ve oğlu gelmeden..
bulur da.. evi eşyalar gelir.. yerleşir..

bu arada atalet hanım..
günlerce..
halalarının yanında gündüzleri yalnız kalır..

sonunda saime hanımın dönüş günü gelir çatar..
herkes hazırlanır..
atalet hanım giydirilir.. taranır kolonyalanır..
haydarpaşa garına gidilir..

tren gelir..
durur..
saime hanım atlar perona..
gözleri bir tek kızını görür..
diz çöker yere.. açar kollarını..
seslenir.. atalettt diye..
o da aynı özlemdedir diye inanarak..

atalet hanım bakar..
bakar..
a..
der..
annem..
ve arkasını döner..
saime hanıma..

saime hanım bunu anlatırken ne karar hüzünlenirdi her seferinde..

zorlu başlayan çocukluğundan beri zorlu ilerleyen yaşamındaki..
aslında oturt koltuğa .. hatta o bile yorabilir.. uzanmasını sağla..
ipekler giydir.. meyvelerle ufak lokmalarla besle..
öyle bir “letafet” örneği .. narincik bir kadın iken..
dik..
dimdik..
katı ve rasyonel bir çalışan kadın..
güçlü kadın
idealist kadın olma özelliklerini giyinmiş..
ve gururla taşımış saime hanımın..
en hüzünlendiği anlardan biriydi bu.. anısı..

evin tek çalışanı olarak yaşamını sürdürmek zorunda bırakılmışken..
çocuklarının geleceği eğitimi yaşam konforunu sağlamak zorunda bırakılmışken....
bu nedenle mesleğine daha da çok asılmasının gerektiğini bilirken..
çocuğundan gelen bu üç yaşa özgü sansürsüz sitem..
ne çok üzerdi onu..

her seferinde özür dilemek isterdim ondan ..
sırf bu yüzden..

sonra..
kendisine uğrayan ve uğramayan kadiköy vapurları nedeniyle var oldu literatürümde.. haydarpaşa..
oraya uğramayanları severdik..

sonra kendi meslek hayatımdaki..
zorunlu hizmet çekilişi için bindim o trene..
bir ömür sonra..

bir kez daha var..
sonra..
bugün olsa binmeyeceğim..

budur..



bu da böyle bir haydarpaşa anımızdır..

bu da bana saime hanımın idealizmini..
az biraz da karamizahını anımsatan bir çağrıdır..






Image Hosted by ImageShack.us

Follow my blog with Bloglovin