25 Kasım 2010 Perşembe

şdeğil m için mimlenme.. k için kitaplık.. s için sehpa hatta t için taç..

Mimlenmişim..
Aslında blog kurallarına bakarsan asla mim cevaplamam diye yazmışım..

Ama bu farklı..
Biir kitaplarla ilgili..
İki sevgi gibi ve odisi pek bişey istemez kimseden sevgi gibi.. odiyi tanımam.. biraz yapışkan biri sanki.. =).. onlar mimlemiş.. reddedemem..
Ve üçççç
Kütüphanemi göstermek için bir vesiledir..nedendir bahanedir..
Ki ben onu pek çok severim ve de her bir köşesi el emeğim olduğundan göster ve böbürlen içeriğini katabileceğim hiçbir işten kaçınmam..
İş bu yazı böbür yazısıdır….
.....
Mim kütüphanene git..
Gözünü kapat da git..
Kapalı gözle.. el yordamıyla bi kitap seç.. düşün .. duygulan..
55. sayfasını oku.. ama önce aç o sayfayı da okuyabil..
İçinden bi paragrafı seç buraya yapıştır..
Sonra da üç kişiye daha görev ver ..
Diyor..

Kütüphanesinin önüne gidene kadar gözleri açıkmış sevginin..
Ben de öyle yaptım..
Resmi görünce.. zaten aksi halde düşüp oralarda kalacağımı.. asla kütüphaneye ulaşamayacağımı anlarsınız..



Ama kopya çekmedim..
Gözlerim kamaştığından..çekemezdim..
Güzelliğinden kamaştı gözlerim..
/pese.. kütüphane değil aslında sözcük belki de kitaplık denmeli.. ama yukarı gidip tek tek düzeltmeyi istemiyor canım.. affola..//

Sonra kapadım gözlerimi..
Sağa sola doğru gezdirdim..
Biraz korktum gerçi..
Ya biblolarımdan birini devirsem .. ya midye kabuklaımı kırsam..
Konsept konsept yerleştirdiğim objelerim devrilse diye..
Ama sonunda cesaret edip bir hamle yaptım..
Kitaba parmağımı bastım..

Fotoğrafını çektim.. gözümü açıp..

=)

minet voltırs..
Buz odasındaki ölü..

Evet cinayet romanları severim.. bilinir..
Ama keşke şöyle daha havalı daha bura uygun bir eser geçseydi elime..Dedim..
beni daha anlaşılmaz daha çözülmez yapacak birşey..
bu aralar bu fikre takıldım zaten..
bu kadar sofistike şeyler seven biri olarak bu kadar düz olmak.. sırsız açık kitap gibi.. olmak kızdırıyor beni..
neyse..

Şeytan kim bilecek ki..
Değiştir dedi..
Ama ben değiştirmedim..
Minette agahta christie'nin mirasçısı diye düşünülen bir hatun..
Bu kitabı.. "en etkileyici ilk roman" olarak değerlendirilmiş..
Ödül de almış..
Bu kitabı kendim aldım..
onu biliyorum..bana pek kitap hediye edilmez.. almıştır nasıl olsa derler..
bunca yılda..
bir türkçe ile ilgili kitabı çocukların babasından..
bir orijinal haliyle ingilizce stefın kingi 20likten bir de lalemden onun çok sevdiği ve benim okumadığımı söylediğim bir murakami zevkini paylaşmak için verdiği kitabı.. bir de simurgumdan.. rakıbalık ayvalık.. yeniliklerimi ve hayalimi çağırıştırdığı için..
bir ağızda sayabildiklerim bunlar..
kitap.. türkçesi..ayşe gül güreden..gelmiş..
üzerinde masa başında şarap içen ve sohbet eden üç kadını gösteren bir resim var..
Can yayınlarında basılmış.. 2000 yılında.. sanırım işte evde heryerde okudum..
Anım izim bişeyim yok..
Duygusal olarak dingin bi dönemdeymişim..
Arasında notum el yazım kurutulmuş çiçeğim yok..
=9

55. sayfa.. ruhumu bilmem ama böbür konuma uygun çıktı..
Tümünü mü alsam dedim.. bir değil birkaç alıntı yapayım..
“hemen yanı başlarında duran saksılarda büyüyen bitkilerin ışıklarını gölgelediği tek tük masa lambaları vardı orada burada. Dışarıya bakan iki duvar boylu boyunca soluk mavi, uçuk pembe ve ölgün gri renklerde dokunmuş balık sırtı desenli bir perdeyle örtülüydü. Yerde gece mavisi bir halı
Rdı. Odanın içe bakan duvarlarına asılı cıvıl cıvıl yağlı boyalar , neşeyle gülümseyerek, insana hoş geldn diyorlardı sanki. İçleri tıka basa kitap dolu kitaplıklar duvarların boş kalan her bir köşesine asker gibi dizilmişlerdi yan yana. “

“Anne /en/ şöminenin yanındaki koltuklardan birine attı kendini pufff diye ve yan masadaki sigara paketinden bir sigara alıp tüttürerek dumanını tavana doğru üfledi.”

Bu kadar o sayfadan alıntım..
Ama karıştırmaya devam ettim..
“erkekler konuşma ihtiyacı duyunca onları kim dinliyor acaba ? kadınların dostları vardır; görünüşe göre erkeklerin yalnızca içki yoldaşları oluyor. “

“bu kız başkalarının ne düşündüğüne aldırmıyor diye düşündü Başçavuş. Anne’in çevresine verdiği mesaj apaçıktı.. “ne görüyorsanız ben oyum..”ister kabul edin ister etmeyin . bunun inanılmaz bir özgüvenden mi yoksa salt ilgisizlikten mi kaynaklandığını merak ediyordu . Her ne olursa olsun bu özelliğin kendisinde olmasını arzuladı Mc Loughlin “

Evet mimim tamam sanırım.. tamamdır tamam..

Kitabımı yeniden yerine yerleştirebilirim.. =)

Bu arada yine gözlerimle okşayabilirim her rafı..
Çekirdek son zamanlardaki haline bakıp yaşam alanının..
Çok sen oldu burası dedi..
=)

Ortadaki sehpa benim oluşturduğum
bir hafta sonu kolajı..
üzeri eski kitap sayfalarıyla kaplı..
bir köşede.. şanıma güzelliğime ve zekama yaraşır taçlı bir defne halkası var.. “laureate” akademik tabirde bir konuda diplomalandırılma anlamında..
altta yanlış bir tarih..
heyecan heves ve işgüzarlık ile.. ille de hemen şimdi yapıp koyacağım telaşının sonucunda..
parmak hesabında asla defne taçlandırılamayacağımı gösteren..
hatalı bir tarih..
aslında okumayı yazmayı öğrendiğim tarih olsun istemiştim..
ama. =9.. bu konuda bir deha olduğuma.. emeklemeden okurdum aslında verselerdi elime kitabı manasında bir tarih koymuş oldum oraya..
olsun..
olgun görünüyorum bu hesaba göre..

siz fikre bakın esas..
eleştirmeyi gülüşmeyi..
yaşımı hesaplamaya çalışıp ay bu da yaşlıymış demeyi bırakın bakayım..
yeniden dekore edilen ocal ofise bile sehpa olarak üzeri kitap sayfalaı kaplı bir sehpa seçmiş.. abedenin seçkin dekoratörü..
hep benden ilham alıyorlar.. trendi ben belirliyorum..

üzerinde kitaplar.. en üstte yeşil kaplı olan 1948de bir yıl basılıp bir daha çıkmayan bir edebiyat dergisinin.. bir yıllık sayılar.. bir ciltli kitap.. “ouvrages pour dames” Saime hanımdan.. arada rübik küp dümdüz bir hat şeklinde açılabiliyor..
zekamın şerefine..
mumluk kristaller mor çiçekler..süslü beş benzemez.. =)
üzerindeki ütü.. çocukluğuma gönderme.. üzerindeki.. sepet.. çok sevildiği defalarca kopup yeniden dikilmiş deri şeritlerinden.belli..
bu alandaki her bir nesne çok ben..

pese..
istiyorum ki..
tüm sevdiklerim ve dost bildiklerimin evlerinde birer benim gözümden kendi eşyaları olsa..
hani aman bu da pek eskidi ama şimdi değiştiremem .. çünkü.... eşyalarını ben onlara yeniden yenileştirsem..
istiyorum bunu çok..
nasıl gerçekleştirebilirim bilmiyorum bunu..
varsa fikriniz.. söyleyin..

pese gene.. öpücüğü bile .. şaraba borçluymuşuz.. onu öğrendim bu hafta..

pese üç.. seyyahatname yazarıyla bir kader birliğim mi var..
ben inziva dedikçe içtima oluyor hayatım..

pese dört..
alis harikalar diyarındaki telaşlı tavşan gibiyim.. arada yazmaya çalışıyorum ama.. zor oluyor zor..

pese sanırım son.. ben kimseyi mimlemiyorum.. ama üstne alınsanız da..
resim resim ekleseniz.. ne hoş olurdu =)
edit pese .. gene geldim...minet woltırs demiş ki.. "okumayı sevdiğin şeyi yazacaksın.. eğer ilgini çekmeyen bişey yazmaya uğraşırsan.. delirirsin.." sevdim..

Image Hosted by ImageShack.us

20 Kasım 2010 Cumartesi

seiçinsevgi..desembeni tam da yansıtmaz..



sevgi.. ilk aklıma gelen ne tuhaf hemen arkasından da sıkışmış.. geldi..

sevginin sıkıştırmayanını dileyelim o zaman..

silik geldi bir de..

iz bırakmanın da bir zerafeti var ama..

nedense bak saime hanım geldi.. ma se'den değil.. zerafetten geldi..
samsun geldi sonra oradan da.. kurtuluşsavaşıdeğil de.. esas ..
altı tane votka şot bardağı geldi..
bir de..
solak geldi..
solcugeldi ordan da..
sitem gelecek demiştim zaten..
sevmem hiç.. etmem de..
sitem gibi görünen laf sokmayı da sevmem..
sen geldi bir de..
sitem cümlelerinden mi suçlama cümlelerinden mi..
onu da sevmem.. sen cümlelerini sevmem..
saptama geldi sonra..
saptamaları severim bak..
bir kenarda tutarım.. aklımda..
serseri geldi..
severim.. ben hiç olmadığımdan mıdır nedir..
rüzgar yapsın ruhuma diye..
ama uzun dönemde fırtınaya çevirir..
o ruhu da alır sallar.. serseri sevgiler sevgililer..

sürme geldi bak..
bir rüzgarlı güzel gözlü çocuk sevdirmişti bana sürmeyi..
seher geldi ordan da kadın ismi için değil de..
gün doğumu niyetine..
ben hala boğazda gneşi doğurtamadım..
aslında pek de istediğimi sanmıyorum zaten..
sanırım ben sabahların değil akşamların alacakaranlıkların kadınıyım..

sempati geldi sonra..
sempatikleri sevmem aslında azıcık yaranma arzusu çağırıştırır bana..

silgi geldi sonra..
asla ortasından sicim geçirip boynuma asmadıysam da..
sicim de.. geldi silgiyle beraber..
severim sicimi..
ne yapacağımı bile bilmeden alırım.. gördükçe..

sırnaşmak geldi..
önül almak için yapılır en çok sanki..

sanki geldi bak.. atlamayalım..
soru geldi..
ama sorgu değil.. onu sevmem..
sıpa geldi.. güzel gözleriyle..
sim gldi sonra.. zer de ondan geldi.. gümüş ve altın..
altın sim diyenlere gıcık olduğum geldi sonra..
gümüş sim diyenlere gıcık olduğum kadar..

sütyen geldi..
su- tien midir.. alttan destek olan..
süt yeninden mi türemiştir diye konuşan biri geldi..
ki aslında sous-tiens-gorge dur tam adı bu parçanın.. ve memeyi değil göğüsü alttan destekleyen anlamında kullanılır..

subra ge
ldi.. bak bunu bilse bilse bi tek lale bilir dedim belki bir de ece..
var mı bileniniz.. ??? =D..

süt elbet .. süt gelsi..
sükunet geldi sonra..
sopa gelir gibi oldu ama bu yazıda bir sadelik var.. o yüzden gelirken gitti..

sağlık geldi elbet..
iyi korunması için...
selam geldi sonra..
siper geldi nedense.. hemen ardından..

servis geldi.. seda geldi saymayan akseden cinsinden..
daha çok gelir ama..
yeter sanki..


su geldi sonra bitirmeden önce..

ve girmeden felsefesine...
susuzluk geldi..
susuz yaz geldi..
ve derken sulama kovası geldi.. =p

*****************

kuş..
evet..
kuş..
özgürlüğünden..
uçuşabilmesinden..
yuvasını telaşlı pıtırtılarla oluşturmasından..
şarkı türkü neşesinden..
tedirginliğinden belki..
can havlinden..
yavruyu yuvadan atıvermesinden..
ay bu uçamayacak galiba.. dursun az daha dememesinden..
yaratıcılığından biraz da..
ve çeşitliliğinden..
aşık olanı.. hırsızı.. parlak seveni.. yüzelli yıl yaşayanı.. ceviz dikeni.. yükseğe uçanı.. denize dalanı..
sınırsız beceriyi tek türde.. görmenin getirdiği.. bir simgeleştirme ve keyiflenme duygusu uyandırıyor bende..

üç oldu mu koleksiyondur derler..
kuş koleksiyonu başlamış bende..
=9

nerden çıktı se'de kuş derseniz.. saplantı.. seiçin.. kuş saplantısı.. =)
bak aklıma geldi şimdi..
sarı.. sevmem ben..
bir de saçmalık.. se için..
ama sandık severim.. =9 sepet de severim..
alakası yok ama.. bavul da severim..seyahat sevdiğim gibi.. =P

fotolar.. benimmm =9..
p=align="right">Image Hosted by ImageShack.us

12 Kasım 2010 Cuma

rezalrreiçin.. zıpladım zıplatacağım..

acele acele yazmaktayım..
vazife gibi..
içimden dürmekte..
R harfi..

ne kadar zorlasam da ilk olarak..
rezalet.. geliyor aklıma..

ve tüm diğer sözcükler siliniyor..
o zaman..
re için benim için rezalet..
olsun diğer tün sözcükler sizin olsun..

--------
vircinya demiş ki..
okumak .. iki türlü olur..
edebiyat için okumak ve bilgi için okumak..
bilgi için okuyan.. bir şey buldukça onun kuyruğuna takılır gider..
edebiyat için okumanın kalitesi farklıdır..

doğrudur..
okur da bazen biri bazen diğeri gibi olma hakkını saklı tutar..

bazen her tümcenin her sözcüğün hakkını vere vere okumadayım dil içn anlatım için..
bazen de..
bir bilginin arkasına takılıp .. ordan oraya geçiş yapmadayım..
zıpzıplar..
aslında.. bir sürü küçük notlar oluşturuyor..

öncelikle..
* bir şairin.. ilginç hayatı dikkatimi yakaladı.. binlerce şiir yazmış.. yaşamı boyunca..
gençken de oldukça sosyal bir hanımmış..
ama sonrasında..
evine kapanmış..
kendine has bir sosyal yaşam oluşturmuş..
ziyaretçileri her zaman kabul etmiş..
ama kapalı kapılar arkasından görüşmüş..
bir nevi inziva..
erken de ölmüş yazık ellilerinde iken..
kız kardeşi bu kadar şiiri bulunca şaşırmış ne yapacağını..
oysa.. sadece on tanesi baılmış o yaşarken.. edebiyat dergilerinde..
ve anonim olarak..
birisi aslında herşeyi açıklıyor..
"ben hiçkimseyim.. ya sen kimsin..
sen de hiçkimse misin?
o zaman bizden iki tanecik var demek.. söyleme sakın..
bizi sürerler .. biliyorsun..

birisi olmak ne kadar iç karartıcı..
ne kadar genel.. kurbağa gibi..
gün boyunca adını söylemek..
sana hayran bir bataklığa.."

emili dikınsın..

evet bu duyguda ve sözcük sihrbazı bir şairin şiirlerini kendine saklamasından daha uygun bir davranış düşünemiyorum..

ne çok var...
içine kapanan.. inzivaya kaçan insanlar..
gerçi yanlış anlamamak gerek bunlar öyle pek de alçak gönüllü değiller..
farklılar ve farkındalar..
sadece bununla övünmenin getirisi onların gözünde rahatsızlık verici..
zira getirinin geldiği yeri pek de önemsememekteler..

neyse.. dedim ya takıldım bu ara gene zıp ve zıplara..

bir de..
başka yerden başka şeye atlama becerim düşünülürse..
nerden çıktı demeden kimse..
bir adet..
belkıs şevket hanım..
"osmanlı müdafaa-i hukuk-u nisvan cemiyeti" osmanlı kadın hakları derneği.. =D..
yönetiminden bir hanım..
ilk pilot değil ama ilk uçan hanım..



giyinmiş teyyareci kılığını..
binmiş..
öykü çok ilginç..
amaç uçak alabilmek için bağış toplamak ..
devir.. bakan harbi sonrası..
pilot fethi bey.. yakışıklı da adammış..=9

uçağın adı osmanlı..
markası deperdusen..

şimdi belkıs hanım tarihe.. ilk uçan müslüman kadın olarak geçmiş..

işin ilginç yanı bunu..
beğendiğim bir eski cam şekerlik sayesinde öğrendim..

belkıs hanımın uçuş gün öyküsü şekerlik gibi zaten.. okuyun ille de..

bu arada bu uçak yanı fotoğrafı kesinlikle.. yeni aldığım fazla erkeksi ama çok ergonomik postacı çantasının / ki benim çocuks istemediler.. şaşkınlar..bana kaldı çanta o yüzden / evet ne diyordum postacı çantasının önüne yakışır.. tam sayfa..
aslında büstiyerlerinin arasından kendi memelerine bakan uzun donlu kalın siyah çoraplı bir grup kadının vintıc fotoğrafını düşünmüştüm..
ama uçan bir kadın kesinlikle bunlardan daha çok yakışır.. evet..
hatta osmanlı posta pulu damga ya da şu osmanlı nisva hakları cemiyetinin logosu filan durun durun geldikçe geliyor aklıma ..

************


kadın karikatürcüler var bir de..
ilk kadın karikatürcü fatma zehra hanım da bu bizim uçan kadın belkıs şevketi ararken çıktı karşıma..
ordan da yazıya..
ve biri ne demiş..
en sevilenlerden biri..
"Kadınlar da çizsin zenginlik olsun diye düşündüler. Biraz garnitür olarak baktılar bize…" ramize erer demiş bunu..
eh doğru tesbitleri olmasa.. karikatürcü olamazdı zaten..
bunu da okuyun.. bence..

r harfi hakkını kaybetmemiş olsun..
ben aslında bu aralar tesbit zamanlarımda olayım..
bir başka karikatürcünün dediği gibi..
"Türkiye’de bir tek ‘ev kadını’ çok fazla zaten. Kadın pilot, kadın şoför vs. neden çok azsa ‘kadın karikatürcü’ de benzer nedenlerden dolayı çok az…" demiş gülay hanım..
ev kadınları alınmasın.. belki istemeye istemeye sistemin baskısıyla bu duruma katlanıyor bazıları..
ama insanın iyisi kötüsü olur da kadının olmaz mı..
bazısı da bunu ciddi bir yaşam kolaylığı olarak görüyor..
ve parazitoloji.. ilerliyor bu arada .. vakit çok.. takip alanı.. yok..
bol bol lak lak..
takip olmayınca.. laklağın içi de boş kalıyor sonuç olarak.. birini boş bırakırsan diğerlerinin ömrünü mercekler.. yer bitirir..
kadın kısmının .. en eleştirilen tarafı budur.. ve nedeni de budur.. der..
iş bu yukardakiler gibi laklak etmiş olmanın rahatsızlığı ..
ve fakat ataletçe bir yüzsüzlük ile..


ben rezaletten başka bişeyler bulup geleyim..
siz iyi olun..

emilinin şiirinin örijinali budur..

"I'm nobody! Who are you?
Are you nobody, too?
Then there's a pair of us--don't tell!
They'd banish us, you know.

How dreary to be somebody!
How public, like a frog
To tell your name the livelong day
To an admiring bog!"

ben??..
benim ne orijinalim ne taklidim bulunur.. =D
----------
yazı çizi de da yapışıklığı harf hatası filan bakamadan bastırdım gitti..

Image Hosted by ImageShack.us

2 Kasım 2010 Salı

p... benim için ama.. ille de benim için..



p için..
sendi.. arttikraft..
inanılmaz bir sıcaklık ve ölçülü ilgi ile yaşamıma bir giren bir çıkan bir amerikalı kadın için..



prever.. p için..
" bir kuş kafeste olsa özgürlük ağlar dediği için"
"kuşlar ellerinden geleni yapıyor.. örnek oluyor" dediği için..



p..
kendi adımın baş harfi için..

poyraz için keskin hoyrat ve canlandırıcı olduğu için..
perdah..
p için..
özenli zamanların gerekliliği olduğu için..
düşünsenize..
klavyeleşmiş iletişimde not tutmada..
kayganlaştıracak kağıt..
kurutulacak mürekkep yok..
dolayısıyla akıldan geçenle ekranda parlayan arasında ışık hızından kısa zaman dilimleri..
erken söylenmişliklerin..
erken bitirişlerin.. başlangıçların zamanında..
p perdah için..

perşembe perişanlık demek için.. p..

plebisit demek geldi bak içimden nedense..
=)
pervasız pertavsız.. p için..
haha bi de bak.. p için yazınca..
ne çağırışıyor.. =)..
esin geldi bi kere..
iki de sevdiğim küfür var.. p için..
=D..
evet ağzı bozuk atalet..
pes..
güreşçi için değil de..
daha çok .. söylediklerinin saçmalığı nedeniyle bazı kişiler için..
sık sık kullandığım..

patavatsız var bi de..
ama patavat ne bilmiyorum onu farkettim =)hatta baktım.. tedeka da bilmiyor..
pandispanya var.. paskalya var çörekli ve yumurtalı.. =)
ve dahası tatilli..
papaz var pilav var..
pilaki yok ama.. sevmem..
palamut var..deniz kokulu..
çocukken sevmediğim..
ama inadına bu kış..
kıvırcık salata küçük kırmızı turp ve limonla beraber balık pazarından..
yağmurlu bir akşam üzeri alasım olan..
sıcak bir eve dönüp keyifle hazırlamak için..
üzerine tatlı .. helva olabilir..
balıklar yüzmeye devam etmesin midemde diye..
cemal beyin öğretisi ile inandığım.. şehir efsanesi..

ama zaten ben balık sevmem.. palamut sevmem..
özlem sevmem..yaşanmamış ya da yaşanırken anılaşamamış emanet kalmış şeyleri hiç sevmem..

o zaman ..
palamut var.. meşe ve çınar ağacından gelen..
yeşil kokulu..
çocukken bir romanda okumuştum..
"palamuttan satranç takımı yapmıştı .. yılbaşı hediyesi niyetine çocuk kahraman..
ne merak etmiştim..
palamut ne diye.. guglsız zamanlardı..
hatta yılbaşında hediyesiz partisiz zamanlardı..
sonradan merak ettim..
bu yusyuvarlak şeyden nasıl satranç takımı yapılır ki diye..
gugllı zamanlardı ama gugl bilemedi.. bu merakımın karşılığını..

pan var şaşkın ve eğlenme düşkünü..
panik var.. panın fırlamalığından doğan..
panama var keten için kanal için..
pardüse diye içi dışına çıkarılan.. pardösü var.. üst giyim demek olan..
portmanto var fortmanto diye dışı içine kaçırılan..
parmak var..
=)
çok faydalı bir nimet..
en küçük parmağın bile elin bütününe yüzdeonaltılık katkısı var..
işlevsellikten yana..
yazar çizer hareket çeker .. konuşur.. işaret diliyle.. tutar okşar kaşır.. parmaklar..
ojelenir.. kadeh tutar.. sigara tutar.. eker .. biçer..
parmak var.. biri diğerinden ayrılmadan.. sevilebilen..

peynir var..
şaraba yaren.. rakıya eş..
bunun bir keçi peyniri alt grubu var..
ki en güzel salatası nerdedir istanbulda diye bana sormanız gerek..
keçi peyniri gurmsi oldum ben .. ruhumu tedavi ederken..=p

porsuk var hem hayvanından hem ağacından..=)ikisi de romanlardan..
piyedöpul var bi de bunun piyedökoku var..
=)
hatta prensdögali de var..
maksat yaşam renklensin güzelleşsin..

pire var amann..
bu yazı burnumdan getiren..
paşa var..
paşaların paşası oyunu geldi aklıma ordan da nisa serezli tolga aşkıner ikilisi..
ilk marjinal çiftlerden.. =9
program var profesyonel var.. püf var.. =)
lambaya demek için.. pürüz var..
gidermek için..
püskül var..

********************************

kuşları sevmeyi geç öğrendim..
biraz üzülüyorum bu yüzden..
ama şimdi aramızda herşeyi herşey çözümledik..
karşılıklı anlaştık..
onlar benimle ilgilenmiyor..
ben de onlarla..
ben onlara bakıyorum..
bırakıyorum yapsınlar neyse istedikleri..
BÜTÜN KUŞLAR ELLERİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAKTALAR..
ÖRNEK OLUYORLAR..
ama örneğin savaş sırasında takdire değer şekilde
cesurca davranan bay buzul gibi örnek olmuyorlar..
veya çocukluğanda o kadar fakir ve o kadar dürüst olan ..
ve büyük pol olduğunda o kadar zengin ve o kadar saygın
ve o kadar korkutucu ve o kadar cimri olan
küçük pol gibi örnek olmuyorlar..
veya örneğin şu yaşlı hizmetçi gibi..
örnek bir yaşam ve ölümü olan..
asla tartışmayan.. hiç tartışmamış olan..
hele beyefendi veya hanımefendi ile ..
hele şu berbat ücret konusunu hiç tartışmamış olan..
hayır..

kuşlar.. örnek verir..
gerektiği gibi örnek..
kuş örneği..
kuş örneği..
tüylerin .. kanatların.. uçuşun.. örneğini..
yuvanın yolculukların şarkıların örneğini..
kuşların güzelliğinin örneğini..
kuşların ışığının örneğini..

prever jak..

şiirin sonuna ek..
ki buna çok ihtiyacım var benim.....

ve bir de..
size armağan ettim bu az bilinen prever şiirinin çevirisini..

orhan velinin çevirilerini yaptığı pek de güzel yaptığı bir şair..
ama bu şiirin.. türkçesini bulamadım ben..
bana kaldı..

çılgın ve sıkıcı bezdirici bir günün sonunda..
nörotik obsesif titizlikte birinci
akılsızlıkta daha da iyi olan kişilerle uğraştığım..
günümü kanat ışığı gibi aydınlatan şiiri..

ünsümden sevgigibimden yola çıkıp..
preverde konaklayarak kendi kendime zoraki güzelleştirdiğim ve şimdi de..
bir kaç yudum en grenache'ından şarapla cilalayacağım günümün sonundan..

iki arada bi derede..
eski günlerdeki gibi..
bloğa ille de yeni yazı eklemek gerek ..
tuhaf saplantısı ile..
size..

Image Hosted by ImageShack.us

Follow my blog with Bloglovin