29 Mart 2010 Pazartesi

yuteykitol.. ayemempti..


NINE - CLIP : TAKE IT ALL (Interprétée par Marion Cotillard)
Yükleyen baryla. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler


dün akşam izledim..
ama film de değil de.. gene öğrendiklerim söz edeceklerim..
çünkü bilip de henüz alışkanlık edinip uygulama hataları yaptığımı farketmem.. bu nayn dolyısı ile oldu..

her ilişkide bir "nerede durduğumuz" meselesi varmış..
psikologlar öyle diyor..

örnek..
lokantaya girdik..
birimiz gitti ve bir sandalyeye elini attı ya da oturdu..
sonra dönüp.. yoksa sen burayı mı tercih ederdin dese bile.. durumu kontrolünde tutan kişi oymuş..
artık siz evet deseniz de.. yok yok sen otur öyle deseniz de.. durum değişmezmiş.
o seçen kişi..
yeri seçen..
size seçim yapma izni veren kişi..

bu kötü haber..
ama bi de iyi haber var..
her ilişkinin dinamiğinde bu durum yeniden yazılabiliyormuş..
ama geriye dönük değil..
ileriye dönük..

bir başka yer ve zamanda bu kez siz seçen kişi olabiliyorsunuz..
kontrolü ele alabiliyorsunuz..

şimdi bu bilgi etkisinde.. bakalım olaylara..
aslında hiç bakmayalım ya hayat satranç tahtası mıdır..
seviyorum ben de ona izin veriyorum seçmesi için diyorsanız..
sevgi budur işte.. karşındakini kral gibi hissettirmektir.. bırak o seçiyor gibi sansın ben de onu seçtim naber.. filan diyesiniz varsa..
bu yazı bitti sizin için..
öpün beni başbaş..

ama düşmez kalkmaz bi kibele.. ilerde bir gün biri ile ilişkimi gözden geçirmem gerekirse bulunsun diyorsanız.. devam..

diyelim patron odanıza geldi.. kalktınız selamlaştınız..
o da sizin yerinize oturdu..
durumu o kontrol ediyor..

ama siz eğer hemen atlayıp ona yer verdiyseniz..
siz..

diyelim bir seçim yaptınız.. birinin hoşuna gitmeyen..
size alternatif ve daha iyi bir plan sunuldu reddettiniz.. kontrol sizde..
ama arada yine alternatif ve sonunda reddedilemeyecek planlar geliyorsa.. birini kabul ederseniz..
o...
ya da uzun zaman geçti.. siz yaptığınız seçimden sıkıldınız.. değiştireceksiniz..
eğer onun daha önce teklif ettiklerinden birini seçerseniz.. hop.. güç ona geçti..
kontrol onda..

işte böyle uzar gider .. miş..

tüm ilişkilerde.. tüm kişilerle aslında her an yeniden yazıyoruz ilişkilerin dengesini..

hazır cevap olmayı dileyen bir dostum vardı benim bi zamanlar.. hazır cevap olmak bile değil.. sadece hazırda bir cevabım olsa yeter diyordu..

onu andım dün..
cevabın parlaklığı değil de..
sanırım cevap verme durumunda kalmamayı dilemeli insan diye düşündüm bi de..

********
dün onsekizliği yazdım da.. çağların yorumuna iç sesli yazmak lazım demiştim bu yazıyı..
kısaymış içses..
buraya ekleyeyim..

"beni siz delirttiniz"
********

bir de şu vidyoyu izleyin bence..
ve elbet filmi de izleyin..

hem bu şarkıyla hem de penelpoenin yardımcı oyunculuğu ile adaydı oskara..
oskar deyince.. en iyi yönetmen ödülünde rakip olup yarışan bigelov/kameron çekişmesinde bigelovu desteklediğimi söylemiş miydim =p
********

bir de filmin başında bi konuşma var..
"bir hayal nasıl öldürülür" diyor..
filme çekersin ölür.. kan kaybeder ölümüne çektiğin her sahnede..
rol yaptırırsın ölür.. hayalin..
ama sonra o editleme masasının başında birden gerçek oluverir..
sen..
sahneleri arka arkaya dizerken aniden gözlerini önünde canlanıverir hayalin..
ilk hayallediğin hali ile..
eğer şanslı isen .. "

acaba yaşam da böyle mi..
sonradan oturup editlesek mesela..
ben diyeyim okul hayatımızı.. siz deyin özel hayatı..
deyin canım hep ben uğraşıyorum sizin özel hayatlarınızla.. bu kez de kendiniz deyin..
editlemek gerekir mi.. bazen yeniden..

bu editleme işi..
ilişkinin dinamiği diye anlattığım şeyle ters mi göründü size..
hayır değil özünde.. bi düşünün bakın.. =D



Image Hosted by ImageShack.us

3 yorum :

laleninbahcesi dedi ki...

Sen eşeğin aklına karpuz kabuğu dürürenlerdensin biliyormusun... benimki de laf tabi biliyorsun... amacın bu zaten:)))

Ama şu edith meselesini düşüncem bak... yoksa şu sandalye , koltuk meselesi çok germez beni, gider otururum ya da isteyen istediği yere otursun modunda olurum hep:))

Çok öptüm seni ataletimmm

carpediem dedi ki...

yaşadıklarımızın
bizi...
içinde bulunduğumuz şu andaki
düşüncelerimize
ulaştırdığı kanaatiyle...

Adsız dedi ki...

dilaram..
yaşam bizi içinde olduklarımıza belki de sözcüklerimiz üzerinden ulaştırıyor..
korkularımızı dile getirdikçe belki onları gerçekleştiriyo
ruz..
ya da hiç alakasız oluyor..=)bilmiyorum..

ama neyin içindeysek ona benzeyeni bulup yakaladığımız kesin..

lalem.. ben kabuk düşürenim evet..
=)
umursamamak değil önemli olan.. gidip istediğin yere oturmak zaten..
=)

Follow my blog with Bloglovin