31 Ağustos 2009 Pazartesi

tamam itiraf ediyorum işime geldi..

tamam bazıları göremedik dediler..
sentüp bağlantısını..

eh bi daha eklerim ki ben de..

sesi açın sonuna kadar..
ve zıplayın ya da pogplayın ya da hedbeng yapın..=)





not..
huni kıvamındayım bu aralar..
=)
Image Hosted by ImageShack.us

28 Ağustos 2009 Cuma

mor...........



mor giymeye başla ve bütün akıl sağlığın..
ve zekan kaybolur...

benim için mor giymeye başla...
=D..

Image Hosted by ImageShack.us

26 Ağustos 2009 Çarşamba

eh yirmi küsur ..olmuş..




hem sonbaharı özledim..
ki eli kulağında.. sanki..
gündüz ısıtsa da gece .. serinleten hava..
yapraklardaki erken sararma onu gösteriyor....
hani eski filmlerdeki şu sarışın amerikan film yıldızları gibi omuza hırka alıp..
onun da tek düğmesini iliklesek.. olacak =P
en çok da.. şu kapı çalmayı beceremeyen postacıda oynayan hatuna yakışırdı o hırka..

hem akşamları artık boğazda hava daha erken kararıyor..
dolunay yakalayacağım daha..
haftaya.. olmalı yoksa.. iyice kayacak açısı iki gökdelen arasına denk gelemiyecek..

kabul edilebilir saatlere kaydığına göre.. güneşin doğuşu sonunda gidip..
doğurabilirim..

neyse.. ne diyordum..

hem sonbaharı özledim..
ama hem de daha tatil yapmadım..

üstelik istanbuldan ayrılasım da yok.. bu yıl..

hem kış gelmeli artık ..
istenenler değil de..
kesin yapılacakların listesi uzun.. ve hergün uzuyor..

iki arada bi derede olmak gibi..
ama olduğu yerde keyifli kedi misali mırıldar gibi..=)

45lere.. ellilere gidesim var..
şu koko filmi gelsin izleyesim var..
üf..
retromsu/uzaylımsı bir ruh halim var..

şu şarkıyı dinlediniz değil mi??

ben ripleye aldım..
gidip gelip onu dinliyorum..







az kalsın unutuyordum..
foto..
mert alas ve marcus piggott
frufru sitesi aracılığı ile..
vi magazin eylül sayısı aracılığı ile..
Image Hosted by ImageShack.us

24 Ağustos 2009 Pazartesi

..

hızlıyım evet..
bu aralar fazla hızlıyım
hatta kendi hızıma yetişememekten şikayetçiyim..

ama araba kullanırken düşünebilme lüksüm var ya..
o aralarda ne blog yazıları ürüyor da..
bi türlü eklenemiyor..
seskaydıyla blog yayınlanabildiğinde.. süper olucak..

düşünüyorum evet..
bu sabah korunma altındaki insanları düşündüm..
öyle bi insan grubu var biliyorsunuz..

bazı şeyler hep normal hatta sıkıcı seyrinde gitmiş...
doğdukları ev.. aile..
dileklerinin isteklerinin gerçekleşmesi..
kolay olmuş..
diş dırnak kan ter gözyaşı ile değil..

bunların zengin parlak başarılı olduklarını kastetmiyorum ama..
sadece hayatı iniş çıkışsız yaşamışlar..
kayıpları olduysa da..
hep o anlarda yanlarında destekleri..

çareleri..ellerinden geleni esirgemedikleri duygusu
kendilerine gerek duyulduğunda orada olabilme lüksü..
olmuş onlarda..

anneleri babaları çekmemiş..
kaybetseler de helal dua alabilmişler mesela..
evlilikleri sıkıcı da olsa..
durağan gitmiş..
bitecekse sakin bitmiş..
çocukları damdan düşmemiş..
arif alim olmamış ama..
yine de.. okumuş..
okumadıysa da baltaya sap olabilmiş.
evden kaçmamış.. alkolik olmamış.. kız kesşp gitar çantasına koymamış..
ne pişirsem demişler de..
nasıl doyuracağım dememişler.. yaşarken..
off akşam olsa da iş bitse demişler.. de
gene iş bulamadık dememişler..
ürünleri tarlada..
kızları evde..kalmamış..
askerliğini zamanında yapmış bitirmiş kocaları evlatları..
sınıflarında öğretmenleri olmuş..
doktor yüzü görmüşler.. gerektiğinde..
doğumlarını yatakta yapabilmişler..

frene bastıklarında durmuş.. içinde oldukları araç..
ya da onlara çarpacak araç..
elektrik su onlar işini bitirdiğinde kesilmiş..
tamircileri vaktinde gelmiş..
uçakları zamanında kalkmış..
inmiş.. gereğince..

kafalarına sıkıp gidesileri olmamış..
hayattan memleketten evden..

şanslı bi azınlık bu insanlar..
kimi daha varsıl kimi değil..
kimi fazla okumuş.. kimi cahil...
ama ortak özellikleri..
hayatın onları denemeye kalkmamış olması..

işte bu insanlar bi uz dursunlar değil mi..
onun bunun acısını dert edndim sanmasınlar da
onun bunun acısını arttırmasınlar da..
onun bunun ekmeğine yağ sürmesinler de..

sırt sırta verip..
el ele tutuşup..
bilmiş tombul kız çocuğu gibi..
ukala oğlan çocuğu gibi.. ortalarda dolanıp..
rond yapar gibi.. bir ağızdan ..
saçmalamasınlar..
hayatları kolay olmuş olabilir..
diledikleri yerde.. olabilirler..

bunu genel geçer bi kavram sanmasınlar..

onların dışında bazılarının ..
çok acı karşılığında yaşamda ancak tutunabildiğini bilsinler..

bazılarının sadece fikirleri uğruna gözden çıkardığı gibi.. çocuğunu.. ailesini..
yaşamını..

bazılarının .. fikir üretmeye bile korkacak hale gelebildiğini ya da..

bazılarının da eşitlik ideolojisi için diğerinin kafasına odun indirecek kadar katılaşabildiği gibi..

bazılarının çıkarı için kendini satabildiği gibi..

yani demem o ki..
herkesi kendileri gibi.. yaşam sakini..
yaşam tecrübesizi sanmasınlar..
yaşam unutkabı..
yaşam yorumlayamayanı..

sanmasınlar..

çeşit çeşit insan..
tür tür karakter..
var zira..
bir çok yaşam biçimi var olduğu gibi..


yaşamı kendilerinin yaşadığı dümdüz günler silsilesi olarak düşünmesinler..

varsa işleri ona baksınlar..
ortalıkta beyanat vermesinler..
ona buna telefon açmasınlar..

bıraksınlar biz de..
onların yarattığı ürettiği bişeyler varsa..
bu inişli çıkışlı.. yaşamımıza..
biraz çeşni olarak katalım..

bizi okuduğumuzdan dinlediğimizden ..
soğutmasınlar..

budur..

yazının açılımını yap.. anlamadık.. demezsiniz umarım..


Image Hosted by ImageShack.us

22 Ağustos 2009 Cumartesi

rögar kapağı avatarıma..

aklın kuru lağımları..

koltuğundan kalkmayan tesisatçının fantezileri..


bu cümleyi benim yazmış olmam gerekirdi..

ama sam savage yazmış..
firmin de..

tanışmış olmayı bu kadar istediğim.. bir de mina urgan olmuştu..

bu dili..
bu kendiyle dalga geçmeyi..
nerde görsem..
ruh kardeşi ilan ediyorum..

okuma sevenlere ciddi önerimdir..

firmin..
hümanist entel serseri..




Image Hosted by ImageShack.us

20 Ağustos 2009 Perşembe

ne işim olur

zorunlu hizmet..
yaradanın ittir ettiği kasaba..
heryanı cam kapısı demir bi ev
alıp taşındım..
sıkıldım bi süre sonra şehirde vatandaşın arasındalıktan

zaten evime de hırsız girdi..
savcı da dosyayı kapadı bi süre sonra..
daraldım..


lojmanlar bitirildi..
yanıma da bi hemşire
alıp taşındım..

bir cuma sabahı..
uyandım elektrikler yok
lojmanda..
şehrin dışında sağlık ocağı..üstelik kar var.. en az yarım metre ..

bekledik saat 11 e kadar.. gelmedi
elektrik işlerini aradık..
dediler ki sağlık ocağının elektrik borcunu
devlet ödemedi
biz de kestik
ama ocak çalışsın diye
orayı kesmedik
lojmanı kestik
olur mu biter mi derken

ben konyaya gittim sağlık müdürlüğüne
bişi yaparlar mı diye..

yapamazlarmış..
dönerken
.. ortada atamın heykeli....


dedim ki..
iyi halt ettin bizi evden çıkardın
okumamızı insan olmamızı sağladınsonra da bunlarla uğraşıyoruz..ben hastama bakmak ..
akşam de evimde huzurla uyumak istiyorum..
ne işim olur'du benim burda ..

kafesin arkasında otururdum uslu uslu.. elişimi yapardım..

halt var.. konya sokaklarında.

döndüğümde..
erkek olan ve oralı olan doktor..
arayıp elektriğimizi açtırmıştı..

atam bana kızmamıştı..
kara mizahtan anlardı eminim..

*****

yıllar sonra..
ferhanın denemelerini okurken..
sabah bankaya gideceğim..
para çekeceğim
başka bi bankaya.. götürüp
oraya başkasının hesabına yatıracağım..
bu yüzden yarın sabah işim var diyorum..
elalemin parasını banka banka gezdirmek benim nerden işim oluyor..
diyordu..

sevmiştim bunu çok..
kara mizahtan anlarım..

*****
bugün alperin yazısında.. "Kadın hayatın her alanında erkeği erkek yapan konuları işgalle uğraşıyor " cümlesine takıldım..
zaten takılacağımı biliyormuş..
alınmaz yani..

yukardakiler bağlamında diyeyim..
nerden benim işim olur..
işgal..
alan kapma filan..

ben sadece kendi yaşamımı artık en azından dümdüz ve sadece kendi kararlarımla..
sorumlulukları da dahil ..
yaşamak isteyen biriyim..

neden yazıya sığınmak zorundayım peki..

yok sormuyorum..
cevabı biliyorum..

kadın milleti..
avluda iki volta atabilmeyi özgürlük sanırsa..

muhabbet kuşunun kafesin dışında ama evin içindeliği..
özgür olmaksa..
benim içimi yazıya dökmem..
kadın başıma..
işim olur elbet..

olacağı budur..


Image Hosted by ImageShack.us

18 Ağustos 2009 Salı

tamam yorumlamasam olmazdı =9




tamam evet yeterince dikkat çekici.. dayanamadım..
ve kafam karıştı biraz..

şöyle bir silsile yaşadım..

geçenlerde kadınlarla ilgili bir sosyologların toplantısı varmış..
kadın erkek birçok delege salonda yer almış..
konuşmacılardan birinin derin bir dekoltesi varmış..
aynı akşam bu feminist xx sosyologlardan biri akademik bloğunda..
eleştiri dolu bir yazı eklemiş..
kadın akıllı başlı sözler söylemek için sahne aldığında neden memelerini açmak gereği duyar ki.. diye..
ve ortalık alevlenmiş..

birileri.. kadın dekolteyi açınca.. dinleyenlerin dikkati dağılıyor demiş..
diğerleri..hafif görünüyor demiş..
bazıları dekoltemle aklımın/işimin/kalitemin ne ilgisi var demiş..
ve hatta "dekoltem kadar zekiyim " diyenlere varana kadar.. gitmiş işler

benim en çok..
dekoltemi dilediğim kadar açarım..
başka açık dekoltelere de bakarken dinlediğim herşeyi anlarım
eğer dinleyenlerin aklı dekolteden ötürü karışıyorsa..
onların aklı yeterli değil demektir..
ben dekoltem ve dekolteye tahammülüm kadar zekiyim diyenler hoşuma..gitti..

aynen bu fikirdeyim..
dekolteyi bilmem..
ama çok yakışıklı delegelerden de dinlediğim konular oldu kongrelerde..
konuşurlarken zeki..
kahve molasında çekici olmayı yeğleyebilecek kadar kontrol ettim hep..
kendimi..

çekicilikte seçicilik mümkün bence...

demek ki..
konuşulmasına bile gerek yok..
ve evet ben de dekoltem ve dekolteye /çekiciliğe tahammülüm kadar zekiyim..
bunu yazsam yazmasam derken..

bişi daha oldu..

bazı alanlarda çalışan kadınlar çekiciliklerini
kadınsı kişiliklerini özellikle gizlerler..
ki aslında tıp da bunlardan biridir..

bunun da bir nedeni varmış..onu buldum okudum..

erkek egemen düzenin kurulduğu taaa eski yıllarda..
erkekler.. ellerindeki kozu göstererek hatta bazen .. blöfle .. elde ederlermiş kadınları..
güç.. para.. iktidar.. cinsellik artık ne ile sivrilmek isterlerse.. onu..
olduğundan da fazla göstererek..
yaptıklarım.. SENİN için yapacaklarımın garantisidir ..
şeklinde gezinirlermiş.. seçilmek için..

kadında bu kurulu erkek egemen düzen içinde var oluşunu ancak ..
erkeklerin kurduğu kontrolü kontrol ederek sürdürmüş..
yani kadın.. babası abisi kocası nasıl olmasını istiyorsa..
öyle olmuş..
bir yandan da kendini etrafa nasıl görünüyor..
yanlış mesaj veriyor mu diye kontrol etmiş..
duruma uygun şekilde seyredilecek hale getirmiş kendini..
ve sonra da..
kendi seyredilişini seyretmiş..
elbet gerekli düzenlemeleri yapmak için..

yeterince çekici değilse biraz ekle ondan..
fazla uyarıcı bulduysa biraz bundan çıkar..
yeterli duyguda değilse..
hüzün ekle iki damla.. yok fazla matem havası kaldır hüznü..
kahkaha ekle şeklinde ince ayar.. ile var olmuş..

eh zaman geçtikçe bu işin ustası olmuş..
kadın tümüyle bir mesajmış..
yani erkek davrandığı gibi..
kadınsa.. göründüğü gibiymiş..
diyordu okuduğum yazı..
mantıklı idi..

bu durumda..
çalışan ve aklını öne çıkarmaya özen gösteren kadınlar
dişiliklerini gizlemiş ..
mem havuzundan alıyor.. nasıl görünmesi gerektiğini ayarlayabilme becerisini..
diyelim erkek egemen bir alanda başa savaşıyorsa..
erkeksi olmaya.. özen gösteriyor..

yakın zaman kadar.. böyleydi..
önce italyan kadın milletvekilleri çekti benim dikkatimi..
iki hoş hatun.. açık renk takımlar içinde.. iç çamaşırı görüntüsünde ince açık yakalı bluzlarla.. mecliste..
italyan basını eleştirdi.. berluskoni elbette destek verdi..
bildikleri gibi devam ettiler.. =P

şimdi de..
merkelin partisinden bir hatun..
kendi seçim afişinde.. sert ve erkeksi ve dik partisinin imajını kırmak umuduyla..
merkelin 2008den kalma dekolte bir elbisesine benzer bir giysi ile poz verip..
daha fazlasını sunuyoruz.. diyerek seçime soyunmuş..
önce kadın kolları karşı çıkmış..
görsele değil içeriğe önem verilsin..
ihtiyacımız da yok zaten böyle şeylere demişler..
=)
mem havuzu .. =P..
erkek işi yapacaksan .. ki.. kim demiş politikanın erkek işi olduğunu diyeyim burdan ben de..
karşı partilerden biri çıplak sırtında sosyalist yazılı blucinli bir hatun poposu kullanıyormuş.. arkamız sağlam gireceğiz meclise diye..
diğer rakip ise.. o tarzda afiş yapmamış.. ama amerikan tarzı.. diğerinin afişini kullanıyor.. fazlası var diyorlar bakıyorum arıyorum fark göremiyorum.. diyerek..=D

iyice karıştı ortalık..

sosyologlara kalırsa..
dekolte mesaj.. cinsel bişey..
cinselliğini bayrak edip..
açıyorsan zeki/akıllı/bilinçli/yeterli değilsin..
feministlere kalırsa..
dekolte sana ait.. açabilmelisin her canın istediğinde..
ama açmamalısın kadın olmanın ağırlığını layığıla taşıyabilmek için..
ve de kadın bedeni üzerinden çevrilen dolaplara alet olmamak için..
politikacılara kalırsa..
dekolte bizim..
açarız.. farkı farkettirmek için..
ya da açanınkine kara çalar kullanırız..

gerçi bana farketmez..
dekoltesiz gezmedim gezmeyeceğim..
işte vizitte.. heryerde.. olacak..
allar yakışırken eller bakışırken süresince elbet..
=P..
bugüne kadar da.. bu hatun iyi hoş da..
pek işini bilemiyor sanırım diyen ne hastam ne de patronum oldu.
ben de açık fantezi giyimden .. emeği itinayı bilgiyi ayırdedebildim.. sorunsuzca..

ama hazır merkelin gerdanı ortada gezerken..
sorayım dedim..
size farkeder mi.. peki...
iş yeri kimliği içinde iken.. dekoltesi açık diye.. hafifser misiniz.. bir kadını..
yaptığı işi iyi yapmıyordur bu..
der misiniz..

sadece dekolte açarak.. ilerlemeye çalışanla..
/esas sorun bu zira.. dişiliğin metaya çevrilmesi/..
akıllı çalışkan ve dekolteli arasındaki farkı farkedebilir misiniz??

deyin bakiim..


Image Hosted by ImageShack.us

8 Ağustos 2009 Cumartesi

=9

bi de seviyoruz ataleti dersiniz ya..
inanmıyorum size..

nası yani..

neden haber vermediniz..

hiç mi aklınıza gelmedim.. görünce..

dostu olun hayranı olun..
karşı taraftan olun farketmez..

ama insan bi haber vermez mi?? =P

hangi takımı tutuyorsunuz dedi bugün kuaför..
ben takım tutmam..
milli takımı...
dedim ben de..
aslında aile GSli idi severim alışkanlıkla..
ama ne bi futbolcusunun adını bilirim..
ne bi maçını izlerim.
buna da takım tutmak denemez..
di mi.. tamamen duygusal benim ki..

sizin çok seveceğiniz bi takım var dedi..
ööle mi dedim..hinim ya..
trabzonspor mu diye sordum??
hani bordo mavi.. şaşkın bordoyu morla mı karıştırdı..diye..
hani dağlara.. suya.. adını yazıyorum ya morrr diye..
özgürlük şarkısındaki gibi..
e kuaför de az mor sürmedi başıma.. sarışınlaşana kadar..
biliyo evet mor sevdiğimi..

renkleri karıştırdı sandım..
düzeltmeye hazır bi tonla..
trabzon spor mu dedim..
yyoook dedi..

gazeteyi getirdi..
sayfada koca MOR forma fotosu..
fotoları..
ulu manitu demişim ..
tutamayıp kendimi..
elbet sonra..
rerere..

haha bu sezon futbolla mı ilgilensem ne..=)
hem altı gol atmışlar bi de..

ama size alındım..
üzüldüm.. kırıldım hatta evet evet kırıldım ..

insan bi haber verir..
kuaför bile mor formayı görünce beni düşünüyo da..
bi de severiz ataleti deyip duruyosunuz..

sevgi özendir.. davranıştır..
abuk da olsa .. sevdiği bişeyi görünce o kişiyi hatırlamaktır..

olmadı blog.. olmadı..
nasıl alacaksın gönlümü bilmem..


Image Hosted by ImageShack.us

2 Ağustos 2009 Pazar

bu da benden pazarlık.. göğüs/memelerin özgürlüğü

bayıldım yazıya..
özellikle son bölümde verdiği kıyaslamalara..
okunacak kimdir diye bakılacak bir çok şey çıkardı bana..

ama bugün vaktim yok..
hafta içi..

bence yazının tümünü okuyun..
ama şu alıntıyı buraya koymasam olmazdı..

"Cengiz Alkan (Gazeteci)
Göğüs-meme diyalektiği, manipülasyon ve devrim
Tarihsel olarak memleket sathında ‘ulu’ sıfatının yaygın üç kullanımı var. Biri malum... Diğeri ‘Ulu Manitu’yla başlayan çizgi roman diyalogları (‘Kaptan Swing’deki Gamlı Baykuş misal)... Bir de Nigar ‘Ulumemeler’... Galiba Gırgır’dan mülhem yaygın bir kullanımı vardı Nigar Hanım’ınkilerin. Bireysel olanın toplumsallaştırılması denebilecek bir süreç. Ama aslında aynı zamanda ideolojik bir süreç: ‘Ululuk’ memeye içkindir. Memeden söz açtığımızda ‘büyük’ bir (çift) şeyden söz ediyoruz demektir. ‘Avuçlandığında bir miktar taşan’dan epeyce fazla bir şey.
Kritik soru ise hangi avuç?
‘Göğüs’ ise bir imkân... Meme olma ihtimali taşıyan bir çift şey, göğüstür. Ergen kız manasında değil, somut bir nicelik artışı ve bir nitel değişim olarak ‘ihtimal’: Hamilelik, protez, kilo alma... Ve tabii ki tersi de geçerli.
MM’nin (Marilyn Monroe), NJ (Norma Jean) zamanlarında çekilmiş bir fotoğrafı var. Norma ve göğüsleri henüz bir imkân. Marilyn olma ihtimalini taşıyan bir imkân.
Ama aynı zamanda bir karşıtlık da söz konusu göğüs-meme diyalektiğinde, Narkissos-Goldmund ya da Apollon-Diyonizos karşıtlığına benzeyen. Biri olmadan diğerinin de olamayacağı, birbirlerini tamamlayan bir karşıtlık.
Göğüs, fikri bir şey. Biraz ciddi ve melankolik. Meme ise çok maddi. Neşeli ve üretken. Ama öyle mi?..
Çolpan İlhan-Leyla Sayar, Lale Belkıs-Türkan Şoray, Arzu Okay-Zerrin Egeliler, Nur Sürer-Müjde Ar, Zuhal Olcay-Hülya Avşar... İşte bu çiftlerde ‘ululuk’un manipülatif mahiyeti oldukça belirgin: ‘Ulu’ memeler arzuya, ‘göğüsler’ ise onun belirsiz nesnesine ait.
Göğüsler burjuvaziye, felsefeye, şaraba, Galatasaray’a, metroya, Radikal’e... Memeler ise proletaryaya, popüler edebiyata, rakıya, Fenerbahçe’ye, halk otobüsüne, Posta’ya dahil.
Göğüsler nevrotik, memeler ise psikotik...
Göğüsler Edip Cansever’e: Çünkü ağzım öyle istedi/Dudaklarım öyle istedi/Ve göğsüm ve avucumun çukuru/Ve arkam ve önüm ve boynum/Öyle istedi... Memeler Cemal Süreya’ya: Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu/İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük/Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde/Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra/Sonrası iyilik güzellik...
Göğüsler Paris Komünü’ne (‘Komünün Bakiresi’-Louise Michel), memeler 1789 İhtilali’ne (‘Marianne’-Eugene Delacroix)...
Peki bu manipülasyonun kaynağı ne? Bu sorunun yanıtı o kritik ‘hangi avuç’ sorusunun yanıtında gizli. ‘Ali Rıza Binboğa’nın mı Hasan Bülent Kahraman’ın mı?’ sorusu değil sormamız gereken. Çünkü doğru muhatap onlar değil, onlar manipülasyonun kaynağı. Gerek ARB’nin gerekse HBK’nın emperyal politikaları, hâkimiyeti esas alan, klasik ‘böl ve yönet’ üzerine kurulmuştur. Ama kökenlerini ‘Büyük Kapatma’nın başlangıcında, tarım toplumuna geçişte, özel mülkiyetin ortaya çıkmasında aramalı. Ve ARB’lerin, HBK’ların ‘avuç’larını yalamaları da ancak ‘Büyük Açılma’yla mümkün. İnadına aşk, inadına devrim, inadına göğüs-memelerin özgürlüğü!"

bende ne yenilik var..
*iclal aydının .. son kitabı..
*özel ve süper keyifli bir ortak proje.. paylaşmam ama ilerde olur haberiniz..
*15 dakikada teknoloji alışverişi yeteneği..
*üzerime sinen yağmur deniz koksu..
* muzur ve meraklı bir liseli ruhu..

eh yetmez mi..
=P
Image Hosted by ImageShack.us

Follow my blog with Bloglovin