30 Aralık 2009 Çarşamba

yok geçen yıl nasılmışım ..
hangi duygudaymışım bakmayacağım..

sadece kalemim .. ya da duygularımı kağıda klavyeye döküşümde bişiler varsa var..

aklımda prensiplerimde.. karar uygulamalarımda bi numara yok..
o yüzden lsitelerimden neyi yapmışım diye bakmam gereksiz.. olasıdır ki hiçbirini yapmamışımdır..

zaten aman aman ciddi uzun geleceğe yönelik listelerim de yok..
olmamıştı hiç..
son altı aya kadar..
onlar da öyle hep yapasım olan.. içimde kalmış şeyler listesi gibi değil..
konuşurken .. sözünü ederken.. ordan oraya geçerken.. hah bak bu da yapılabilir şeklinde ..
dile gelenler.. "niye yapmamışım ki"'ler.... "ay bak yapacaktım unuttum"lar..
"ay eve tıkılıp duracağına insan .... da yapabilir".. den "yapmalı"ya dönüşenler..
şimdilerde listelenip..
eksik aklımla..
biraz da olsa.. yerine getiriliyorlar..

yoksa dediğim gibi..
yıl sonu listeleri..
seneye neler olsun dilekleri filan yok..

bence en iyi rejim hemen başlanan..
en iyi şarkı hemen sidisi alınıp .. daha arabada dinlenmeye başlanan..
en iyi program.. anında yapılıp.. uygulanan..

elbet.. bir de prağı görsem..
iskoçyada lochnes gölüne gitsem bisiklet kiralasam.. kalın .. krem rengi el örgüsü iskoç kazagım olsa üstümde.. mataramda iskoç viskisi..
koyunlar yayılsa o iki yanı alçacık taş duvarlı.. kıvrıla kıvrıla giden dar yolun iki yanında..
nessi beni beklese..
hemen başını sudan çıkarıverse.. ağzında bi tutam otla .. okşasam kafasını.. gözleri de zaten yeşil olsa..baygın baksa.. gibi bi hayalim var ama..
yazılar filmatik cinsinden..
onu yapabilirliğim hep olduğundan...
öyle derin ahhhlar çekmiyorum..

acendam vardı elbet yıllardır..
orası burası notlarla kaplı..
veli.. hekim.. okur.. düşünür .. gezer .. yaratır bir kadının acendası..
karma karışık listeler.. aralarda.. masayı griye boya.. üzerine bilmem neyi koy.. şeklinde ev düzenleme notları .. türlü çeşit..
altında hemen alışveriş listeleri bu işleri yapmak için..

de..

uzun zaman oldu .. o listelerden uzak kalalı..

evet yine de acendam var.. bir adet..
kırmızı..
mor değil evet..
şaşırtıcı..=)

içi klasör gibi olanlardan.. iç kağıtları her yıl değişenlerden..
şimdilerde üzerinde tarih olanından bulmak çok zor oldu..
hepsi zamansız acenda gibi bulduğum içlerin..
ben de tarihleri yazarken illa kaydırıyorum..
oluyor çarpık zamanların acendası..
sevmiyorum..
telefonu kullanıyorum o yüzden.. alarm da kuruyorum..
temiz..

ama kırmızı acendam yanımda geziyor.. gene notlar almak için..
bazen..
acendayı çıkarmaya üşenip.. telefona notlar bölümüne yazıveriyorum.. sms diliyle..
bazen de hatta ses kaydını kullanıyorum telefonun..

dağınık kadın oldum.. iç bulamamaktan beş bin yerden topluyorum kendimi..
ruhumu topladığım gibi... beş bin yerden..

daha önce de defalarca eklediğim yerden
saat yediyi geçti şu anda.. az önce bitti işim..
bir çok taburcu.. uyarılar öneriler öpüşmeler kucaklaşmalarla uğurladım yılbaşı öncesi tatiline ya da kesin gönderişlere hastaları..

sedencik kutlamam demiş.. yazı eklenmezsen..
bu da yılbaşı kutlamanız olsun.. o zaman..klinikteki odamdan ekleyeyeyim dedim..
dışardan hala trafik sesi.. klaksonlar.. deme
k gidemiyoruz bi yere.. yine..
tepe lambasını kapadım odanın..
masa üstündeki iki lambayı da yaktım.. az ışıklılar.. ancak ikisi yetiyor karanlığı yarmaya..

bak bu cümlede bir felsefe var bilog gördün mü..
"ancak ikisi yeterli oluyor"..
ama ampulü değiştirirsek o zaman teki de yeter..
ama o zaman benim migrenim tutar..
ama etrafı aydınlatabilmek için tek başına..
biraz baş ağrısı çektirmeye değer..
=)..

evet.. bu masadan bu yıl eklediğim son yazı olacak..
bilog..
bu yıl çok kullanamadık seni eskitemedik..
yolları.. ama olsun..
sen oldukça sabırlı ve vefakar çıktın..

hem sana face sayfası açtım..
o sayfaya bir farm ville ekledim..
sürmeliyi bağcı yaptım..
kocaman bir köşk yaptım üzerine..
önün bağlar.. arkan lavanta tarlaları.. olacak..
bir kaç kazciğeri için kaz.. bir kaç trüf / yer altı mantarı bulsun diye.. domuzcuk.. olacak.. gerisi..
fıçılar üzümler
ve belki bir gün şaraphane de eklerler.. kimbilir farma..

bak şarap dedim de.. gergine bir test yapayım..
hani bizim ev yapımı şaraplar nooldu.. diyeyim..
uzun zamandır yorumlarını görmüyoruz.. okuyor da mı yazmıyor.. yoksa artık buralara hiç mi uğramıyor anlamış oluruz..

evet sana bir de.. petville de ev yaptım bilog.. orada yavaş yavaş bir buduar oluşuyor..
ben o tıkları tıklarken ne çok "düşünmüyorum" blog.. ne iyi geliyor..
zaten ondan seni ihmal ediyormuş gibi oluşum..
ama inan bak onu bile senin için.. senin etrafında..seninle ilgili yapıyorum..

yazamıyorum diye dolaşıyorum ortada.. oysa bi oturunca.. sözcükler peş peşe çıkmaya başlıyor.. kendiliğinden..

geçenlerde sana ihanet ettim biliyor musun..
mutfakta idim..
yanlış anlama.. yemek pişirmiyordum..
sigara içecektim de.. eve yayılmasın kokusu diye aspiratörü alıştırıp mutfakta oturmayı tercih ediyorum bazen..
evet sigara da içerim ben bilog sen biliyosun zaten de.. bilmeyenlere..
ve evet en çok kahve ile.. şarapla ve düşünürken ve sohbet ederken içerim..
işte o arada aklıma gelenleri.. deftere yazdım bilog..
sonra da..

çekirdeğe okudum..
sanırım sesim boğuldu okurken.. biraz duygusaldı yazdıklarım..
kendi yazdığıma duygulanmadım elbet.. yazıya konu olanlardı duygulandıran beni..
çekirdeğin yüzünden anladım sesimin boğulduğunu.. bi de eğilip öpmesinden..
güzel olmuş dedi..

buraya gelince dağılıyorum blog..
aslında daha derli toplu oluyor elimle yazarken..
ben acendadan bahsediyordum.. nereye geldik gene.. dağınığım demiş miydim ??

sonunda geçen yıl bana bir gerçek zamansız acenda geldi.. bir dostumdan armağan.. üç ayda.. içimdekileri döküp kimi sayfayı anı kimi sayfayı liste kimisini notlarla doldurdum ve kaldırdım..
üç ayda..
yıllık acenda bana üç ay yetti..
hayatımın o kadar kolay bağlayıp kenara koyamadığım üç ayını kolayca zamansız acendamın kapağına uygun renkte bir lastikle bağladım.. bağladım çünkü arasına sıkıştırdıklarım yüzünden kapanabilemedi..
fıstık yeşili blog o da.. mor değil..

sonra.. bir de şarap acendam var..
ince ince düşünen bir dostun armağanı..
içinde bir şarabın tüm özelliklerini not edeceğim bölmeleri var.. ama ben sıfatlara hakim değilim..
tek yaptığım oynak olgun dolgun benim gibi diye not düşebilmek..
şimdilerde sıfat çalışıyorum blog o şarap acendasının hakkını o zaman
vereceğim..

ve o da koyu bir kırmızı.. sauvignon şarabı renginde..
mor değil..

ammaaaa geçen hafta bir istanbul acendası aldım blog..
işte o.. mor.. =9
sonunda..
aşkım olan bu şehir sayesinde yine bir zamansız ve mor acendam oldu..

yılın son günü yarın..
tam tamına.. 10 ay.. ondokuz gününü.. atalet olamadan geçirdiğim bir yıl..
bitiyor.. inan çetele tutmuyorum..
şimdi parmak hesabı yapıp da yazdım.. dramatik görünsün diye..
ama başladığı günün tarihi kafamda çivi gibi çakılı duruyor..

aslında bişey anlamayacağız .. 02.01 tarihini attığımızda..bir sayfa filan çevirmeyeceğiz hayatımızda..
öyle gene ağır aksak ilerleyecek yaşam bazen de ani dönüşler yaparak..

ama burda bikaç değişiklik olacak..
yok korkma kötücül değil..
hani ablan "ehlikeyif" gibi gece yarısını bir geçe seni kapatasım filan yok..

basit..
artık çekirdek demeyeceğim bir daha..
ne çekirdeği.. o artık fidan oldu.. hatta genç ağaç =P..
ama fidan adını da hiç sevmem.. niki de ondan farklı değil..
o yüzden artık çekirdeğe.. fıstık demeye karar verdim..

sk demeyeceğim artık.. çocuksun babası iyi bir tanım bence.. onu da çb olarak göreceğiz..

ha bir değişiklik de odamla ilgili...
buraya bir şişe konyak koyacağım.. blog.. bir de kadeh..
bu saatlerde.. iyi olurdu bak şimdi eğer olsaydı dememek için..
bir hocamız vardı.. fakültede zor günlerin sonunda bir kapak atardı.. bize de verirdi..
ben gerçi kapakla yetinirmiyim bilmem ama.. =)
bak iki kadeh olsun o.. belki gelen geçen uğrayanların da canı çeker diye..

başka..

listem yok..
kararım..
son günlerde anladığım bir gerçeği.. sürdürmek..
benim güç güç diye yırtındığım şeyin ..
sahip olduğumu sandığım şeyin aslında genel geçer güç değil..
kendi adıma söylüyorum .. ha.. alınma sakın..
dayanma gücü olduğu..
endürans deriz biz tıpta..
dayanıklılık diyenler de olabilir..

işte..
bunun sürmesidir.. dileğim..

bir de keyif alabilme halim sürsün..
bir de.. yazı yazma keyfim geri gelsin yanında bir yazma disiplini de getirsin istiyorum..
şu kadın konularındaki merakım depreşsin istiyorum yine.. hatta bugün düşündüm..
sosyoloji mastırı yapasım vardı.. olmadı bu yıl..
ben şimdiden azıcık bu konuyu çalışmaya başlasam.. diyorum..
gözlemleri not etsem hatta evet evet.. bak kategori açsam da oraya eklesem..
mastır tazimde de site etsem literatür eklerken..

evet .. seninle ve benimle ilgli olanları buraya yazdık blog..
diğerleri..

aklımda............

***
doğum günümü sevgiyle kutlayanlara burdan kocaman ve sıcacık öpücükler veriyorum..
hatta bakın rujumu tazeledim de öyle öpüyorum..
e bi zahmet silmezsiniz siz de hemen.. =P


Image Hosted by ImageShack.us

18 Aralık 2009 Cuma

ikimizdearalıktadoğmuşuzbilog.. =P

yarın doğum günüymüş bloun.. bunun değil.. adaşı olan blogcudakinin.. ama olsun.. burda kutlansın.. mecbur..

kaç yazı sığdırdı.. kaç yıllık oldu  filan gereksiz bilgiler..

zaten toplamda.. biri ortak biri yabancı dilde.. diğeri kişiye özel gizli .. ikisi.. kullanılmayan kapalı.. dört tane de aynı isimle farklı adreslerde blou olan birinin bunun hesabını yapması pek zor pek..

aynı benim gelecek hafta kendi doğum günüm olması ve bana da kaç kişi sığdırdın hayatına.. kaç yaşındasın denmesi kadar gereksiz..

ben de pek hesap yapamayacağım.. zaten daha hangi ben’i soruyosunuz .. noktasında karışıyor verilebilecek yanıt..

bi tek amacına ulaştı sanırım..diyeceğim..

iyi ve kötü günlerde yanımda oldu.. e sizi de getirdi..

bir blog daha ne yapabilir…

 

hatırlayan var mı bilmem..

yoğun bakımı.. hamağı.. yastıkları.. geceleri sohbet edilen sibaksı..

haha hatta bi blogcunun blounu kapamadan önce en son görüldüğü yer o sibaks olduğundan.. kriminal soruşturma bile yapılmıştı bana.. naaptın o blogcuya diye.. =P..

sonra.. şarap ve açık büfesi.. kahve servisi.. vardı bi zamanlar..

hunisi.. koruma altına alınanlar köşesi.. olduğu gibi..

gorilla gerilla grubu..

 

şimdi minimalist.. hatta bi kez kum yolculuğa

gittiğinde.. arkasından su döken gifi bile olmıuştu..iyice sıyırmışım demek.. o aralar..

şimdi de farkım yok sanırım..

gene sıyırmış.. gene .. dengesiz.. gene..

ben bitek dizi yazıları özledim.. gerisini anıların arasında sakladım.. =)..

 

bi de eskiden buralarda şimdi kimbilir nerelerde  olan  blogların sahibisilerini..

tamam bu kadar pastaymış filan beklemeyin.. mutfak bar ikram kapalı.. kendi şişeni getir partileri modaymış bu sene..=D

14 Aralık 2009 Pazartesi

tamam atalet çok üzdün yeter..

şööle.. ctesi.. aslında ben saat ikibuçuk üç gibi işten çıkıyorum..

ama çıkmadım.. beşbuçuk gibiydi.. sanıyorum.. hüznümü pisimi kokinalarımı topladım.. çıktım..eve giderken çekirdek aradı..

arkadaşı gelmiş yatıya..süper dedim ağacı kuralım.. olur annem dedi.. bu yeni moda.. bir annem dir gidiyor.. mmm diye de uzatılarak.. moda sanırım..

iyelik eki.. bana mahsus deil.. abisine de.. “naaannn kaynak .. abimmmmm” diye sesleniyor.. kediye de.. avniyemmmm diye.. sahip olası var.. =D..

eve gittim.. ağacı diktim.. ışığını sarmaladım..

kızlara devrettim.. süsleme işini..

kokinaların kısalttım saplarını susuz vazoya koydum.. öyle yapınca daha çok dayanır diye de ahkam kestim..

sonra.. müzik sidilerini açtım..

taktım bir edit piaf.. mırıldandı öle..

şarapların arasından seçtim bir merlot.. kocaman bardakta.. “tat sıfatları listesini açtım.. baktım. gözyaşları bol.. demek alkolü yüksek.. eh iyi.. ilk tadı meşemsi..ikinci tadı.. isli..  tanneni az.. olgun gövdeli.. şili.. şarabı..

kızlar kıkırdadı ağaç süsledi..o simli otrüş gibi şeyleri takıp oralarına buralarına kabaret dansı yaptı..

ben demlendim.. bi tarafta kitabım.. bi tarafta edit.. peşinden mustaki.. mayalandım..

geç saatte 19luk geldi kurstan.. aa güzel olmuş dedi..

çekildi odasına.. biz şu bin yıldır oynayan gençlik dizisine baktık. kızlarla..

uyuduk sonra..

sabah ondokuzluk.. dün eve girip ağacı görünce ..

geçen yılki ağaç geldi birden aklıma..

vay be ne çok şey değişmiş dedim.. dedi..

sarıldım…

evet dedim.. öyle çok şey değişti ki aslında bilemezsin..

bilirim dedi.. gösterdiğimden daha fazlasını bilirim.. knownledge is power.. but ignorence is bliss dedi.. odasına giderken.. biliyo musun bliss ne demek diye sordu.. biliyorum dedim..

pazarı evde geçirdik.. o kursu kırdı.. ben dışarda yapabileceğim bir çok şeyi..

çekirdek bişey kırmadı..

erken başladım yine merlota.. bu kez.. sertapın sesi..

sezenin sesi.. üstüste.. bir

“Pardon, bakar mısınız ?
Tanışmıydık ?
Sevmişmiydim ben sizi hiç ?
Sevişmiş miydik?

Pardon daha önce konuşmuyduk ?
Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuşmuyduk ?
Yüzünüz ne kadar da aşina !
Avucumun içine alıp öpmüş olabilirim

Gözünüz öyle uzak bakmasa
Sizi tanıdıgıma yemin ederim”

bir ..

“O zor günler solan güller eskidendi. Geçti!
O zaman aşık olduğum rüzgarlar esti esti. Geçti!
Geriye sadece yarım yarım sevgiler,
Yüzüme inceden uzun uzun çizgiler..
Öznesi kalan süresi kalan cümleler
Yalan dolan cümleler kaldı”..

eh bu şarkılar yazılıyorsa.. bu duygular yaşanıyor demektir.. bunca kadın bunları hissediyorsa ve bunca güzellik çıkıyorsa bu duygulardan..

ben de yatarım kuluçkaya güzel günler için .. =)

iyiyim ben..

biliyorum incitici bir yazı yazdım ctesi.... özür..

ama dediğim gibi..

başka yer de yok … bu duyguların kaydını tutacak..

hem alperime bile söz oyunu yaptırmayacak bir yazıyı eklemiş olmak gibi bir sonucu oldu bunun..

iyiyim.. endişelenmeyin..

burdan şu kokina meselesine bir ek yapayım..

saime hanım ile cemal beyin en büyük marifeti..

çocuklarına hem güzel şık keyifli ayrıntıları görme bilme yakalama görgü ve becerisini aktarmaları..

hem de o ayrıntıları kendileri kendileri için alma.. taşıma.. kırma.. sahip olacak şartları kendileri yaratma.. becerisi vermeleri idi..

haklarını yemeyelim..

elbet kokina alınır.. hem de en büyük buketi..

hem de kendi kendime.. en kırmızı kurdeleye sararak..

bir sonraki yeni yılda.. hatta bu kokinalar belki başka şeylere vesile olabilir..

belki öyküleri bir kadeh kırmızı eşliğinde başka birilerine anlatılır.. da .. başka ellerden gelir..

=P..

bilemeyiz..

ne demiş hem.. sertap..

aşk seni bulabilir de.. nırınım ….

yaşam.. yaşandıkça güzel değil mi..

kokina.. istanbulda güzel.. benim koca vazoda güzel..

sevgiyle ve keyifle kalın.. en son istediğim şey.. boynu bükük bi atalet düşünmeniz.. değil öyle.. burnu dik.. kuyruğu da..

12 Aralık 2009 Cumartesi

kokina..

cemal bey.. kokinalar alırdı her sene.. büyüdüğüm eve..

kokina kırmızı demek yanılmıyorsam..

bir bitkinin kırmızı yemişleri diğer bitkinin kolay solmayan ucu dikenli yeşil yapraklı dallarına bağlanır.. çingene sokak çiçekçilerinin işidir bu..

istanbulda yeni yılın yaklaştığını siz unutsanız.. kokinalar hatırlatır..bir zamanlar burada yoğun bir nüfus oluşturan rum vatandaşların varlığını zaman unutsa.. kokinalar hatırlar..hatırlatır..

cemal bey ben evlendikten sonra.. her yıl yine benim kokinalarımı almayı sürdürdü..

kocaman buketler kocaman bir vazoya konup geçerken değmeyeceğimiz bir yere konurdu.. batmasın diye..

derken bir doğum günümün üç gün sonrasında.. bir aralığın 26sında gözlerini yumdu cemal bey.. o yıl hastanedeki odasına ben küçük bir demet kokina koymuştum..

o yıl babamı toprağa verdikten sonra..

bana kim kokina alacak artık dedim..

yüksek sesle..

baktım.. artık başına s.. koymak istemediğim.. sıfata gelmeyen koca .. kocaman bir demetle geldi bir iki gün içinde..

yıllarca kokinalarım geldi düzenli bir şekilde..her seferinde onun yüzünde bir bak unutmadım ifadesi.. benim yüzümde ah evet zamanı gelmişti değil mi hayreti..

ta ki.. kokinaları filan umursamayacağım bir ruh durumuna girinceye kadar ben..

ama kokina zamanı değildi zaten.. bahardı.. o ruh durumundan yine kokinalar çıkardı beni..

koca hastalandı.. bir aralık ayının altısında.. ve o yıl kokina olmadı evde. yılbaşı ağacı olmadı.. altında hediye birer adet çocuklara sembolik..

sanırım o yılbaşı ilk defa anladı benim çocuklarım.. düzenlerin birden değişebildiğini.. eldekilerin kaybedilebileceğini..

bu kadar mı dediler.. ve odalarına çekildiler.. suçlu ve yetersiz hissettim.. o yıl.. ilk kez.. çocuklarıma karşı..

ben de isterdim elbet hiç bir şey değişmemiş gibi davranabilmeyi.. ama zamanım yoktu iş.. hastanede hem refakatçi hem hekim olmak.. ordan oraya yetişmeye çalışmak.. yapamamıştım işte..

sonrasında da.. kocanın şansı vardı.. düşünüldüğü kadar öldürücü seyretmedi hastalığı toparlandı..

ve kokinalar geri döndü hayata..

yılbaşı gecelerini aile ile geçirmeyi severim ben..

kocaman bir aile toplantısı olur..

ağacın altına herkes için birer armağan olur.. çocuks için üç adet.. birbirlerinden.. bizlerden ..

bir de konuklar eklenince.. bazen tam bie krismıs ruhu oluşur.. içki olur.. müzik olur.. sorunlar yoktur yılbaşı gecelerinde.. program yapma derdi yoktur.. ben yarattım bu atmosferi.. kokinalar eve gelince başlayan.. ağaçla bütünleşen.. hegiye açma faslı video kayıtlarına alınan.. çekirdeğin.. herkesin hediyelerini birer birer götürüp verdiği.. bir yaşam kırıntısı olarak eklendi.. bize..

bu yıl ağaç yapasım var.. lafı ağzımda.. ağaç yerde yatıyor.. kütüphanenin önünde.. altı kutu ağaç süsü üstüste yanında dizili..birisinin içinde.. cemal bey ile ilk satın aldığız solmuş sırça top süsler..

ama ağacın ruhunu bulup koyamıyorum..

bu yıl kokinaların geldiğini de farketmemiştim..iki gün öncesine kadar..

hastanede bir yeni uzman var.. çömez deriz biz..

dün vizit sonrası kahve içiyoruz.. sordu bana kokinaları.. nedir onlar diye..

istanbuldan değil.. anlaşılacağı üzere.. işte yukardakileri anlattım..

sonra.. bu yıl kokinalarımı kim alacak

bu yıl kokina gelsin istemiyorum..dedim..

almasın kimse..

sinirli minnetsiz kasap durumum var..

kendim alayım bir an önce.. sabırsızlığına kapıldım sonra..unuttum yoğundu iş günü..

bu sabah başım ağrıyarak uyandım..

kahvemi içtikçe ağrı da.. sabırsızlığım da arttı.. pasif bir öfke duygusu giderek yerleşti üzerime..

hüzne bırakasım var kendimi.. bildiğiniz gibi değil..

sevmem kasveti.. ama neşeli ol dürtümü da bulamadım içimde..

zor çıktım evden.. söylenerek..

öfkeli öfkeli sert sert kullandım arabamı.. park yerinde üstelik de bir hastamla hır çıkarıyordum az kalsın..

arka kapıdan girdim kliniğe..

odama geldim.. kapıyı açarken hemşireye bir sorun var mı serviste.. ben iyi değilim dedim.. hemen vizit yapmayacağım derken başımı çevirdim.. ve koltuğun üzerinde kokinalar.. inanamadım gözlerime.. istemiyorum bana kokina almasın.. çıksın artık manevi duygu dünyamdan .. rahat bıraksın..hele böyle .. hele böyle.. dalga geçer gibi.. hiç olmasın..

kokinalar alaya şakaya gelmez zira.. alaycı bakışlara.. hah şimdi sen bunu da kabul edersin dudak kıvrımlarına gelmez.. fütursuz insanların elinden alınmaz.. kabul edilmez..

etmem..

kim getirdi bunları dedim.. bilmiyoruz dediler..

alın bunları odamdan koyun servise dedim.. neredeyse balkondan aşağı atasım var..

e ben şimdi kokina alsam kendime.. bunlar zannedilecek..

kokinasız mı kaldım erken gelen kokinalar yüzünden..

sonra bi durdum .. santrale sordum.. kim getirdi kokinaları.. bilmiyoruz dediler.. çiçekçi geçmedi ki burdan..

yok dedim .. çiçekçilik çiçek değil..

kokina yılbaşındaki şu kırmızı toplu yeşiller..

haaa evet dediler.. dr.e..hanım sabah elinde bir demetle gelmişti..

birden anladım.. hatırladım dün yaptığımız konuşmayı..

fırladım.. getirin onları odama.. dedim.. servistekiler sıyırdığıma iyice ikna oldular..

sen bana kokinalar mı getirdin dedim.. sarılırken.. odasında kahve içiyordu arkadaşıyla..

güzel sarılıyor bu çocuk.. kocaman bi kucak olabiliyor isterse.. o narin genç kadın..

gözlerim doldu sonra..

teşekkür ederim dedim.. göz yaşımı göstermeden başım çok ağrıyor deyip..hemen odama kaçtım..

az sonra yanıma geldi.. korktum dedim çiçekleri görünce..

çiçekleri alırken çingene.. “doktor hanıma her yıl kocası alırdı bunları “ dedi.. ben de aslında almasam mı diye düşündüm.. ama çok güzeldiler.. almak istedim .. özür dilerim dedi..

kadınlar böyle.. başkalarının yüzünden oluşan duygular için bile özür dileyebilme kapasitesine sahip..

kadınlar böyle.. nesnelere duygu yükleyip sonra sadece kendileri ya da hemcinslerinin duygulanmasını sağlama becerisine sahip.. bu genç hanımın hayatına kokina böyle girdi işte.. artık her kokinada bunu hatırlayacak.. iyi mi .. kötü mü bilemedim..

karar verdim.. kokinalarımı bundan sonra önceden sipariş edeceğim.. daha kasım ayından çingeneye söyleyeceğim.. ilk kokinanı getir bana diyeceğim..

bu yazı da.. sansürsüz eklemesiz yazıldı ..

eh bi yerde duracak değil mi anılar..

burda dursun daha iyi bir yerim yok saklayacak..

evet bizim evde pek yolunda değil işler..

boşuna her doğru kararın doğru bir de zamanı var demiyorum..

karar doğru ve kesin ama uygulanabilmesi.. ve açılımın düştüğü kargaşaya düşürmemesi için ev halkını.. zamanını bekliyorum.. o da sanırım.. ancak 19luk yirmilik olduktan sonra.. ve sınava girdikten sonra olabilecek..

yaza.. değişik konularla karşınızdayım.. ama o zamana kadar.. eh insanım martı kanadına tutunmuş da olsam..

arada böyle olacağım.. yok elimden gelen birşey..

7 Aralık 2009 Pazartesi

saçmalıklarsilsilesibile olamayanyazı

burdayım ben.. buralarda yani..

bir sürü şey de var aklımda..

yapılacaklar..hazırlanacaklar ve hatta yazılacaklar..

önümde ne varsa gözüm ne görüyorsa  onla ilgili..

ama ben zıplamaya sonra uçmaya alıştım ya.. işte sanki üzerimde bir dam var gibi.. her seferinde başım değip.. takılıyorum.. yürümüyor düşünce silsilelerim..

nedenini ben biliyorum..

ilgilenilmesi halledilmesi  gereken ana konu.. ele alınamadan.. bana düşünmek haram..

ele alınması da benden başka birine bağlı..

etki alanı benden başka iki kişiye yayılıyor.. öyle haraşo örgü.. yalancı selanik karışımı bişey.. o yüzden fikrimi gezdirememekten şikayetçiyim..

ya da  belki bunun sonradan sarışın oluşumla ilgisi vardır.. yani fikrimi gezdirememenin.. fikir oluşturamamanın..

nedeni her ne ise..değişen bişey olmuyor..

ben de yaşanmışlıkları arttırarak geçiriyorum zamanı..

yine de bazı silsile başlangıçlarını not edeyim bu güzel pazartesiden.. sonra geliştirilir belki.. ya da belki bu yazıda hep beraber gelişir..

bir kaçı feysimin bukundan kaynaklandı..

şimdi yılbaşı yaklaşıyor ya..

ben daha altı kutu süsümü / gözüm de doymadı hala bulunca alıyorum/ açıp da ağacımı yapmadım.. kurmadım süslemedim.. yok geç kalmadım ayın sekizinden önce yaptığım olmadı daha önceleri..ama feys sağolsun boş bırakmıyor her yerden santalar kırmızı armağanlar kimisi şimdi kimisi bekle ayın yirmidördünde aç hediye paketleri geliyor.. sanal manal..

sayfam kırmızı yeşil beyaz altın gümüş doldukça.. bana bir yeni yıl sevinç pıtırdanması geldi ki sormayın..

en son bir “yabancı uyruklu ”.. “erkek” dostumdan gelen santa armağanı açtıysam..

karşımda..

=D.. laki santa .. şanslı.. diye not düşüp sayfama ekledim..

az biraz düşündüm eklemeden önce..

bu sayfalar..

tanıdığın herkesin.. aile iş aşk.. yakın uzak.. ast üst resmi samimi içten dıştan herkesin doldurulduğu bi salonda yüksek sesle anons yapman gibi bişi.. o yüzden durakladım..

ama sonra kıyamadım.. ekledim..

gönderen gülerek üstelemiş bi de.. seksisantanı beğendin mi..

çooook dedim.. ama onun bu üstelemesinde ben en çok aidiyet ekine takıldım..

seksisantaM… abdominaller ve adonis kasları olmasa buraya taşımazdım ..

ve evet itiraf ediyorum bunun  yazacaklarımla ilgisi yok.. resme bakın diye sadece.. =P.. bi de gerçekten bir cıvıldama ruh durumunu aktarmak için..

bi de yazının sonrası da bööle gelecek.. pek bir beklenti geliştirmeyin bence..

****

kurşun asker.. deyince ne gelir.. aklınıza..fındıkkıran balesi.. evet.. bi de başka masal vardır ama..

tek bacaklı kurşun asker ve kağıt bebek balerinin aşk hikayesi.. sonunda biri camdan uçar.. ceryan yapında.. diğeri de bir youlunu bulur onun peşinden gider..

ama bunun bişeyi benim aklımı titreştiriyor da.. bulamadım nesi.. masalı bi daha okumam lazım ama ben masal sevmem..

sevdiğinin peşinden kanalizasyona atlayacak kimse tanımam.. ben yaparım.. dım.. diyene de inanmam.. neyse..

masalı bilenler bilmeyenlere anlatsın.. =)

******

telefonda konuştum da bi arkadaşımla geçen..

iroşka dedim sevecen sevecen.. o da bana bi isim takmıştır.. sevgisi taşınca kullanır..

şu adlandırmalar düştü aklıma..

bazen de çok sinir olurum ben bu arkadaşımın bazı yaptıklarına.. ama uyarı cümlemi kurarken de .. aynı adlandırmayı kullanırım rahat rahat..

bana özel hitap kullanan biri var ki örneğin bu aralar..

her kullandığında ben benimle alay ediyor.. ya da aşağılıyor gibi oluyorum.. şu politikacıların suyunu çıkardıkları “sayın” bile daha az çileden çıkarıyodur .. 

mümkünse adlandırmaları doğru zamanlama ile kullanalım lütfen.. geçmiş zamanlarda geçmiş bitmiş duygulardan kalan adlandırmaları günlük yaşama da taşımayalım diyesim geldi..

bi yere demem gerekiyordu.. ayağım alışmış gelip burdan söyledim.. aslında bu kadar açıklama vermeden feyse de diyebilirdim bak.. hem hemen birileri gelir beğeniverirdi..

=D…

dur gidip orda da diyeyim..

****

başka .. bişey yok..

hayat güzel.. yaşam da güzel.. yaşamak da güzel.. istanbulda yaşamak en güzeli..

tadını çıkarıyorum evet.. yeter ki evden çık.. niyetlen.. gerisi geliveriyor.. istanbul bi köşesinde bir kucak açıveriyor..

bu pazar da öyle bir pazardı..

******

iyi niyetle başladım aslında..

fikrim geldi diye oturdum.. ama izlerini bulup süremedim..

 

o yüzden bu yazıyı burda kesiyorum.. gidip biraz feyde ortalığı dürteyim belki yeni fikirler gelir.. =D..

ya da yeni santalar.. =)

Follow my blog with Bloglovin